Ne verdik ki?

A -
A +

Geçen iki yazımda gençlerimizin durumunu kalemimin yazabildiği kadar yansıtmaya çalışmıştım. Bu aslında öyle önemli bir konu ki, her gün sayfalar dolusu yazsak, görevimizi yerine getirmede yine yetersiz kalırız. Çünkü gençlerine sahip olamayan, gençlerine değer vermeyen ve onları geleceğe hazırlayamayan hiçbir toplumun bir nesil sonra geleceği olmayacaktır. Zaman su gibi akıp gidiyor. Gençlerimiz de akan zamanın fendine kapılıp, kaybolup gidiyor. Ne geçen zamanı geri getirebiliriz, ne de kaybettiklerimizi... ** Geçen yazımızda "Nerdesiniz?" sorusuna manalı bir cevap veren duyarlı bir gencimiz, gençliğin hangi halde olduğunu ortaya koyan mektubunda bakın neler yazmış? ... bizler buradayız. Fakat üzerimizdeki karanlığın, küfür propagandasının kesafeti sebebiyle caddede, sokakta, meydanda fark edilemiyoruz. Bu gençlik bugün malum haldedir. Fakat bu gençlik, içinde bulunduğu durumdan, mahkum olduğu gafletten kurtulma niyetindedir. Hastalığını kabul etmiş şifasını aramaktadır. Dışarıda bu ayıpları işlerken, kendi içerisinde bunun ıstırabını duymakta ve acısını haykırmaktadır. Her defasında genç nüfusla öğünen zümreler, maalesef ki bu "kuru kalabalığı" bir gaye uğruna yetiştirmek, ecdadının yolundan gitmeye sevk etmek derecesinde bir hayra vasıl olamamışlardır. Eğer ki gençliğe susadığı güzellikler, hakikatten haberler vermek yerine onun önüne bütün öldürücü zehirleri dökerseniz, sonuç; bir katilin maktule ağlamasından farksız olur. Bu gençlik, dünyaya insan gibi yaşamayı öğretmiş medeni milleti ne kadar tanıyor ki, izinden gitsin. Fakat bütün bunların yanında, bu gençliğin içinde, kendi istikbaline kastedenler olduğu gibi, kendisine ötelerin ötesinden haberler verenlerin olduğunu gören ve kendi istikametini buna göre tayin edenler de mevcuttur. ... Yukarıdaki satırlar arasında bu genç kardeşimizin "evet biz maalesef böyleyiz ama müsebbibi vurdumduymaz büyüklerimiz" der gibi yüzümüze vurduğu yazısındaki samimi çırpınışlarını görmemek mümkün mü? Haklıydı. Biz büyükler olarak, gençler için ne yaptık ki ne bekliyorduk? ** Önceki gün "Hocasının toprağında yetişen çınar: Mevlana" konulu panel için Kayseri'de idim. Mevlana'nın hocası Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi Hazretleri'nin türbesinin bu tarihi kentte olması münasebetiyle "Mevlana"yı anma programında yer almışlar. Şehrin değerli belediye başkanı Mehmet Özhaseki bey, görevde bulunduğu süre içinde büyük projeler gerçekleştirip Kayseri'nin çehresini değiştirmiş. Söz dönüp dolaşıp gençlik meselesine gelince, bir yıl içinde Kayseri'nin değerlerini, tarihini, kültürünü, coğrafi özelliklerini, turizmini ve şehre mal olmuş başarılı insanlarını tanıtan çeşitli etkinlik ve programlara 30 bin gencin katıldığını ifade ettiler. Sadece "Liselerarası Tiyatro Festivali"ne bu yıl 8 bin 500 gencin katıldığını, bu katılımın 20 bin kişiye ulaşacağını belirttiler. Ayrıca yurt dışındaki gurbetçi çocukların ve gençlerin, öz kültürlerini unutmamaları için geziler düzenlediklerini, onları hem eğlendirip hem de bilgilendirdiklerini söylediler. Gençler için heyecanla anlattıkları daha bir çok projeleri vardı. Onlar gelecek neslin önemini anlamışlardı. Öyle algıladım. Peki bizden bir nesil sonra istikbalimizi yüklenecek gençler için, gerçekten yüreği yanan, çırpınan, böyle duruma vakıf, başka kaç şuurlu yönetici var acaba? Yeterli iletişim kuramadığınız için, gençler elden gidiyor haberiniz var mı? Efendim, duyamadım! Hatlar mı karıştı ne?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.