Hayali bile kurulamayan işleri başaran G.Saray artık hayallere ziyan bir takım oldu hayırlısıyla. Onları düşündükçe düşüncelerim dürüm gibi oluveriyor. Son maçından geriye sarıyorum ve görüyorum ki, yaraları saramıyorum... O kadar iyi oynamasına rağmen Trabzonspor üç gün önceki maçı 3-3 bitirebilir miydi? Evet... Peki G.Saray o zaman iyi oynamış sayılır mıydı? Asla... İşte buradan yola çıkıyorum. 55 isabetli pas yapmış bir Japonu var G.Saray'ın. Ama 31'ini geriye, 21'ini yana ve sadece 3'ünü ileriye. Bir de şut var rakip kaleciye. Bu mudur? Budur... O zaman kur kafanda yarın geceyi ve kudur... Suat Kaya topu bıraktıktan sonra hâlâ daha, "rakipten top kapma ve çalma" ortalaması rekorları kırılamamış olan bir Okan, orada dipdiri duruyor. İki forveti ileriye yaslayıp pres yapmadıkları bir günde olduklarını da fark edip orta arazide sayısal eksikliği görmek ve ısrar etmek hata değil mi? Bunun bir "teknik adamlık hatası ve beceriksizliği" olmadığına beni kimse ikna edemez. 19 yaşında bir Ferhat'ı "henüz tüyü bitmemiş bir yetim" gibi kaplanların önüne atmak ve suçlu o imiş gibi onu yerle bir etmek. Hayır... Asla... Bunu hiç kabullenemem işte. Orada hata varsa, oraya gittiği zaman "defansına dublaj" yapmayan Arda, ama kesinlikle kötü bir gününde olan ve "arkasına mukayyet olamadan oynayan" Ayhan yapmıştır o hatayı. Ancak bunun adı, geçen yıl gönderilen Arda ve yitirilen Mehmet Güven ile Aydın ve de olmadık anlarda başvurulan Özgürcan üzerinden "gençlere sahip çıkan hoca" ise, kimse kusura bakmasın ama ben kanmıyorum buna... Ümit Karan veya Ayhan, veya herhangi bir taktik değişiklik "60 - 65. dakikalardan önce yapılmaz" diye bizim bilmediğimiz bir antrenörlük sırrı mı vardır acaba? Defansın içinde bulunun tek adam, rakibin top kullanma ihtimali olan tek adamdır. Rakip de bir sürpriz yapmıyor ve 30 metreden o adama top uçuruyor zaten. Ve siz ona yaslanıp rahatsız edecek bir adam üretemiyorsunuz. Tek ihtimalden iki gol yiyorsunuz ve üç kez de üçüncü golü atamıyor Ersen Martin. Dikkat edin, siz kurtarmıyorsunuz, "o atamıyor!" Yarın gece orada Peter Crouch var... Kuyt var... Vuranı Gerrard... Aman Allahım.. Dürümün pul biberini fazla kaçırmışım... Sayın Mösyöm... Sizden daha büyük yanlışı yapan "kötü bir tercüman - hiç antrenör" olan Erdal Keser'dir. O, iyi bir G.Saraylıdır ama o kadardır.. O da bu mudur?.. Budur... Bu son maçın içinden çıkarıp bulduğum yanlışı aylara bile yayabilirsiniz.. Sizin golcünüz yok. Var da siz sağbekte efsane olmuş bir eski oyuncu olarak golcüden pek anlamıyorsunuz herhalde. Sizin umarsızca patlamalar beklediğiniz adamlar yüzünden sıkıntıdan patlamak üzere Hasan Kabze... > POST-İT Eğer bu ligler kurgulanmıyorsa, işin içinde manipülasyon yoksa, bu sezon Manisa ve Kayseri el ele "1 ve 2" olup bitirirler ligi. Eğer, futbol sadece futbol ise... (Ümit Aktan) > Gaf-ı güzaf... Bütün bunların üzerine iki adet 10 yılı bulan bir süreçte nice insanın oluşturduğu bir felsefeyi de yerle bir ettiniz. Derwall'den başlayarak Mustafa Denizli'yi, koskoca Fatih Terim'i ve onlarca yöneticiyi yerle bir ettiniz. Ne demektir, "Liverpool'dan bir puan alırsak iyidir." Nasıl dersiniz ki, "Bir puanı öpüp başıma koyarım." G.Saray hiçbir yolculuğuna böyle çıkmadı. Arsenal finali için Kopenhag'a bile... Vah vah... Vah ki ne vah... Bu işlerin yarısı propagandadır. Ve propaganda, "başkasının ayağına basıp insanın kendisinin, yani ayağa basanın ahhh diye bağırmasıdır." Ayrıca eyyamcılık ne ise işte aynen onu yapan Selçuk Dereli hakkında konuşmadı Adnan Polat... Çünkü teşkilatın içinde yer alan danışmanları onu doğru bir biçimde "beslememişlerdi". Oysa, o gün Selçuk Dereli "bir hakem isterse düdüğüyle öper de döver de" tavrını ve tarzını açıkça uyguluyordu. Ahmet Çakar'a rağmen ligin en açık penaltılarından birini bile vermeyebiliyordu. Adnan Polat farkında bile değildi ki; o maç MHK'nın ilişkilerinin kopuk olduğu ve Trabzon kentiyle kavgalı olan Selçuk Dereli'nin "pansuman" maçlarının bir devamı idi. Adnan Polat bunu bilemezdi işte... Çünkü aynı gün bir başka "ameliyat ve pansuman" maçı bana bu ipuçlarını vermişti çoktan. Trabzonspor'un başkanı kim?.. Nuri Albayrak... Kime "çeteci" dedi?.. Cem Deda'ya... Ne oldu?.. "Mahkemelik." Cem Deda bu hafta nerede idi?.. Karşıyaka-Büyükşehir Belediyespor maçında... Kaç kaç bitti?.. Belediye kazandı... Belediye takımı kimin?.. Nuri Albayrak'ın... Eeeee?.. İşte Adnan Polat'ın aklının ermediği nokta... İşte G.Saray'ın gerilediği son nokta... Yoksa bu takım yaşlanmanın da, Olimpiyat Stadı'nda oynatılmanın da, hatta yanlış kadro ve dizilişlerinin de hakkından gelebilecek bir güce sahiptir... > Fener'in takibi acıdır ve acıtır Bu başlığı arşivimden aldım. Çünkü daha önce de "cuk" oturmuştu, şimdi yine "cuk" oturuyor. Kötü ruh faaliyete geçti... Öne geçer geçmez Ersun'a tebelleş olanlar, önde olma durumu devam ettikçe futbolculara sulanmaya başladılar. Bunları ya yönetimden birileri "öylesine" uçuruyor, ya da "tetikçiler" iş başına geçti yine. Amaç Caner'in kafasını karıştırmak... Gerisi de gelecektir... Taaa ki öne geçene kadar. Benim tuhafıma giden ise başka bir durum. Bu haberler hep manşetlerde... Doğaldır... Amaaa... Manisaspor Başkanı'nın; zavallı bir adamcağızın, adam gibi bir yöneticinin, zarif bir insanın, "Bizim verecek hocamız ve oyuncumuz yok" haberleri neden hep iki satır ve "şehir haberlerinin" arasında kaynatılıyor? Ne de olsa liderin haberi değil mi? > "Bilgiç"lik taslamak!.. Kimdir bu Celaleddin Bilgiç? Menajer veya "topçu simsarı" ise neden sadece tek kulübe çalışır? "İş adamı" ise işi nedir? Vergi mükellefi midir İtalya'da veya Türkiye'de?.. "Muadil oyuncular" getirmek konusundaki uzmanlığının sınırları neredeye kadardır?.. Adamı "ederinden" fazlaya getirip, kendisine "ederi" kadar para takdim ettiği, kalanı ise akladığı konusunda iddialar var. Doğru mudur?.. Ben, çok tehlikeli bir yere çomak mı sokuyorum?.. Oruç başıma vurdu da oturduğum yerde rahat mı batıyor bana?.. Biri bana anlatsın ve tanıtsın bu Celaleddin Bilgiç'i lütfen.. Onun da ünlü bir sanatçıyı tavlamasını mı bekleyeceğiz, zat-ı şahanelerini yakından tanımak için?.. > S-ÖZ "Işığı önüne al ve yürü.. Gölgen ister istemez arkandan gelecektir." (Arif Nihat Asya) > Yıllar önce oluşturulan rüya takım İstanbulspor gibi Şekerspor da çöktü. Demek ki, taşıma suyla değirmen dönmüyormuş. Takım olmak başka şeymiş...