Arsız güçlü olunca haklı suçlu olur

A -
A +

Çıkıyoruz Avrupa'nın kupalarına mertçe mücadele edeceğiz diye, adamlar içlerindeki Türk ve din antipatisini, hatta düşmanlığını işin her kesiminde üzerimize boca ediyorlar. F.Bahçe, ön elemede Dinamo Kiev karşısına rakibin KİRİL alfabesiyle yazılmış formalarını çözmek için çıkar. UEFA'nın özellikle "Champions League" yönetmeliklerine aykırı oynar, korner bayraklarını bile kulübün flamaları ile süsler, kimsenin gıkı çıkmaz. Ama Real Madrid karşısına "sıkmaz" öyle çıkmaları. Ersen Martin'e ayakkabısını değiştirtir, rakibin aynısından vidalı kramponlarını görmezden gelerek... Zaten kararlarının altında eziliyoruz... Şenes Erzik ise koltuğuna yapıştı. Eeee.. N'olcek halimiz?.. Yayınları şovenizmin doruklarında bir milliyetçilik durumunda. Görüntü çalıyor adamlar koskoca Şampiyonlar Ligi'nde. F.Bahçe'nin ve Beşiktaş'ın yaktığı üç beş meşaleyi "SİS" adlı korku filmine benzetiverir hemen. Bu kadar hünerli kameralar, elle oynaşan topu ne tekrar verir, ne de iyice göründüğü açıdan... Futbol nasıl "asla sadece futbol" değil ise, maç yayını da asla "sadece" yayın değildir. Manipülasyonu şerefsizce yapabilirler. İHTİRAS HARAMSIZ OLMAZ Yıllarca Şampiyonlar Ligi yayınına "teknik destek" adıyla araçları gümrükten sokup statlarımızın önüne diktiler ve yayına direkt karıştılar. "Çuval" geçirdiler daha o zamandan televizyonlarımızın başına... Onlara "Bir ver bin isterler, akça ver çıkın isterler." Böyle düşünenlerden mi doğru düdükler bekleyeceğiz? Cantalejo bilmiyor mu ki, oyun sıkışınca çıkardığı iki sarının ikisinin de yanlış olduğunu ve Sissokko'nun kendisini yanılttığını? Ama biliyor ki, yanıldığını kanıtlayan görüntü kaçırılır ekrandan, verilmez. Gizli bir konsensüsleri vardır onların... O nedenle G.Saray'ın, daha zor ve sistemin takımları ile oynarken F.Bahçe ve Beşiktaş'ın başına bunlar fazlasıyla gelecektir. Onların "Papa"sı bile ne konuştuğunu bilemeyebilir. Ama biz bildiğimizi bile konuşmamalıyız, değil mi? Bize kanaat, onlara kar... "On insan bir sofrada yemek yer, ama iki köpek bir leşin başında uyuşamaz. Hırs azgını koca bir cihanda açtır, kanaat sahibi bir ekmekle tok..." > POST-İT Adamı bir hafta önceki F.Bahçe maçına Alex Yordanov ile niye başlamadığı için eleştirdik. Bir sonraki G.Saray maçında ise niye Alex Yordanov'u ilk 11'e koyduğu için eleştirdik... Bu "teknik direktörlük" işi, bizim gibi "tenkit direktörler" olduğu sürece, zor zenaat be hocam. > Ne Gerets'i var ki?.. ...böyle devam etmenin... Son üç maç 9 gol... Liverpool'un ikinci yarısı eminim ki takım onun söylediklerini yapmadığı için o patlamayı gösterdi ve enerjisini sinerjiye dönüştürebildi. Trabzon'daki felaketi sadece izleyene, son yarım saat Ali Sami Yen'de Konyaspor'a takımı parçalattıran adama, kimse kusura bakmasın ama ben hoca bile diyemem. "O Belçikalı eski bir sağbek" derim. G.Saray için ilkeleri yıkma zamanı çoktan geldi. En azından bir kereliğine... Yoksa ilkeler çok insanı yakacak ve de yıkacak... Bir dahakine Adnan Polat'ı kolundaki değil, duvarındaki saati bile kurtaramayabilir. > Bir Çin öğretisi Lao-Tzu der ki: "Başkalarına karşı zafer kazanan kuvvetlidir. Kendine karşı ve özellikle nefsine karşı zafer kazanan ise kudretlidir." Hocalarıyla hep "geçimsiz" oldu. Suratında "sevimsiz" maskesi oldu. Arkadaşlarıyla "ilişkisiz" oldu. İdmanlarda "neşesiz" oldu. Kalecisini dövecekti... Basına bile küfür etti... Takım arkadaşlarıyla, Cordoba'yla, askerlik şubesiyle, yeni takımıyla, basınla ve sistemle hep kavgalı bu çocuk... Kendine gel Tümer Metin... Bırak şu aynaları dövmeyi... Ya Ümit... Bilemez mi ki, F.Bahçe'de bir duran topun başına gelen, ara transferde gitmek isteyendir. Çıkarken surat asamazsın... Bu sistem, sizi yemeye hazırlanıyor, haberiniz ola... > Güzel kaybetmek!.. Evet... Yanlış okumadınız... "Kazanmak ve kaybetmek önemli değildir, önemli olan güzel kazanmak ve güzel kaybetmektir." Liverpool'da "güzel kaybeden" G.Saray, Konyaspor karşısında "bi güzel" kaybetti. Beşiktaş da "bi güzel" kazanamadı. İkisi de hocaları yüzünden... Tigana ve Gerets çok gerisindedir, benim ülkemin "pek de güzel" kaybetmeyi bilen hocalarından. F.Bahçe "güzel" kazanamadı, ancak Trabzonspor çok güzel kaybetti. Zaferlere hiçbir zaman çiçekli yollardan gidilmedi ama bu adamların yolları da gül bahçesi, yedikleri ve yemedikleri önlerinde, onlar adam harcamakla, kadro oluştururken veya oyuncu değiştirirken adam mahvetmekle meşguller... Kötü kazanıp, "bi güzel" kaybediyorlar. Develer gibiler... Malumuzdur; "deve boynuz ararken, kulağından olurmuş." > Şu AVRO meselesi!.. Gerets, Tigana ve Zico beyler... "Antrenman bilimi" ve insan malzemesinden oluşan bir grubu "sevk ve idare etmek" bilgisinden aciz olduğunuzu gösterdiniz. En azından bizim, Nurullah Sağlam, Ertuğrul Sağlam, Ersun Yanal, Raşit Çetiner, Ziya Doğan gibi hocalarımızdan daha çok bilmediğinizi gösterdiniz. Biz, "Tenkit direktörler" size salladığımız sürece, siz "teknik direktörlerin" yolu kapalıdır. Edson Arrantes Dos Nascimento Pele ne demiş? "Şu futbol çok basit bir şeydir. Onu karmaşık hale getirenler teknik direktörlerdir." > Bu lig 4 takımlı yarışı kaldırmaz demiştim... Arkada kalan çok arkada kalır demiştim. Biri gitti... Böyle giderse biri daha gidecek. Cümbüş ondan sonra başlayacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.