Aslan yarasını yaladı

Ligde A.Sebat maçından bu yana gol yemeyen G.Saray, "mahkûm" olduğu Olimpiyat Stadı'nda ilk defa kura atışını kazandı ve rüzgârı arkasına alarak başladı. Ve o G.Saray, ilk yarıyı kaleye sadece bir şut atarak tamamladı. Buradaki yanlış G.Saray'ın organizasyonu bozuk orta sahasının tamamen hatalı uyguladığı oyun anlayışından kaynaklanıyordu. Bu yanlışlara bir de rakibin çok iyi yaptığı bir şeyi ekleyelim. İyi çıkışlar yapan A.Gücü, çıkışının ardından orta sahasıyla da pres koyarak futbolun temel kuralını G.Saray'dan daha iyi uyguladı. Hem daha kuvvetliydiler, hem de daha moralli. Kendi evinde oynama avantajını kendi hissetmiyor ki, rakibine hissettirsin G.Saray! Bir de üstelik Hasan Şaş bildiğimiz "malûm" günlerinden birinde yine. Kardeşim Hasan, rakip arkanda iken sana atılan topu almışın, o adamı karşına almak nasıl bir hücum anlayışıdır. Aynı adamı 3 kere geçmek ancak lunaparkta olur. Süper Lig'i "sirk"e çevirdin. Takımına ve kendine kötülük yapıyorsun. Bana da iki yıldır bilgisayar tuşlarında nasır bağlattın. Seni sevmesem, keşke gitseydin İnter'e, Monaco'ya, filan diyeceğim. Oysa, senin en iyi oynadığın Avrupa Kupası maçında giydiğin forma evimin salonunda asılı. İndirtme bana!.. İkinci yarıda yine Hasan önemli bir karakter oyuncusuydu. Bazı pozisyonlarda yapabileceği bir tane "doğru" var ve Hasan o doğru hariç, birkaç "yanlış" eylemden birini yapıyor. Ama çok çalıştığı için forması yine asılı duruyor salonda. İkinci yarının sihirli kelimesi "pas" olurken, G.Saray soyunma odasında çözdüğü "pas eylemleriyle üstünlük" kavramını skora taşıdı ve oyuna alınan Cihan'la galibiyeti yakaladı. Bunu Daum veya Lucescu yapsa, "dâhi" derlerdi. Ama bizim Fatih Terim normal bir adamdır. Olimpiyat Stadı'nın sessiz çığlığında tabiatın yalnız hayvanı Aslan, yarasını nasıl kendisi yalayarak iyileştirise, G.Saray da onu yaptı dün gece.