Bitmeyen "ıkınma"

A -
A +

Önemli olan kazanırken kusurları görebilmek, kaybettiğinde de varsa iyi şeyler bulabilmek. Aksi, beni skor yazarı yapar. G.Saray'ın skordaki sıkıntısı "birbirini yadırgamak" üzerine kurulmuştu. Mesela İnamoto uzun bir süre "lepistes" gibiydi. Japon balığı demeyi erken bulduğumdan. Mehmet Topal ise açıkça maden bulmaktır. G.Saray bahçeyi kazarken petrol bulmuştur Mehmet Topal'ı alarak. Hasan Şaş ise iki, zaman zaman da üç kişilik oynadı. Özetle G.Saray takım hâlinde çok iyi oynadı. Bu iyi oyunun skora neden yansımadığını salı günü "Burdan Çıkış Yok" köşemde okuyabilirsiniz. Çünkü konu biraz ayrıntılı... Gerets'in önemli bir yanlışını buldum. Bu adam, ya futboldan anlamıyor ya da Hasan Kabze'den. G.Saray bu kadar iyi oynayıp karşılığını alamamayı, "topu içeri sokabilen" adamı olmamasına, olanı da kullanamamasına bağlamalıdır. "Ikınma"nın sebebi budur. Denizlispor ise iyi oynamasına izin veren, "iyi oynarsan yenebilirsin" felsefesindeki bir büyük rakibe karşı çok olumlu bir mücadele verdi. Ancak hâlâ daha görülüyor ki, duran topları rakip kaleye ortalayan, kornerleri uçurtma gibi kullanan ve hatta penaltı olduğunda panikleyen bir takımdan söz ediyoruz. Özetle Gerets çareyi yanlış oyuncularda aramakta ve oyunun en az bir yarısını şişirme toplarla oynamak gafletindedir. Ikınmanın bir diğer sebebi de budur... Harika hakemler izliyoruz. İnşallah "eyyamcılığı" öğrenip bozulmazlar ve birileri birgün soyunma odasında ve devre arasında kollarına girip "arı kovanına çomak sokma" demezler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.