Tökezleyince fark ettim... İstediğimi fark ettim içerde ve dışarıda farklı oynasın, birkaç değişik plan uygulasın, sanki elit yirmi üst düzey adamı varmış gibi ezsin, üstelik göze de hoş gelsin. Sanki altmış bin kişi ortalamaya oynar ve 50 bin kombine satmış gibi oynasın ve asırlık bir camianın kök salışı gibi ağırlığını koysun sisteme, istediğimi fark ettim. Haksızlık ettiğimi fark ettim ligi ve kupayı domine ederken... Onun takımından Milan gibi, Chelsea gibi oynayıp, İnter gibi, Bayern gibi olmasını istediğimi fark ettim. 200 milyon euroluk takımı olan Alex Ferguson gibi yaşasın ve davransın, 8-10 milyon euro garanti para alan Mourinho gibi burnu yukarda davranıp, o burnundan kıl aldırmasın istedim. O ne yaptı... En zor dönemeçte takımını ve oyuncularını sahne ışıklarının önünden aldı ve kendi çıktı sahneye. "Üstüme gelin, takımı rahat bırakın" der gibi kendini attı ortaya. Ben en azından, bunu "şımarıklık" olarak kabul ettim ve yanıldığımı fark ettim. "Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam da öfkede belli olur" diyen Arap atasözünü hatırlatırım şimdi... Kendime ve ona... Coventry-Chelsea üç gün önce bir FA Cup maçı oynadı. Chelsea yendi. Kimse yadırgamadı. Sivasspor, Fenerbahçe'ye yenildi kupada ve hepimiz yadırgadık. Coventry ile eş değer bir takımın sanki iki üst ligin lideri olduğunu farz edip, Chelsea, Manchester United, Arsenal gibi takımları puan cetvelinde geride bırakmış gibi oynamasını bekledik. O kategorinin takımı olmamasına rağmen onların üstünde yer almasını görmezden gelip, ondan Chelsea fiyatına eşdeğer işler bekledik. Söylediklerinin çoğu "keşke söylemeseydim" duvarına çarpmıştır belki kendi içinde. Son maçta yaptıkları da "keşke yapmasaydım" duvarına mutlaka.. Kupa rövanşında sahada 3-1'in rövanşını kovalayabileceğine inanmak yerine, onun işinin bittiğini düşündük. Onun "spor" tarafının ağırlığını görmezden gelip, "kompleks" varsayımıyla ona haksızlık ettiğimi fark ettim.. Camı çerçeveyi indirmesini, hakeme burnunu dayamasını bu kez öne çıkarmıyorum. Hakemin kurcaladığı bir maç oynamış olmasına veriyorum. Liderin maçına "acemi" hakemin verilmesine yoruyorum. Şimdilerde Fenerbahçe maçlarının "kimyasını" bozduğunu fark ediyorum. Bülent hocam sakın unutma... "Birinci adamlar güneşi, ancak ikinci adamlar ise gölgeyi sever..." demiş Bernard Shaw. Sen iyi bir adamsın... Sende "Spor" ağır basıyor "kompleksine" göre... Sokak çocuğundan yıldız olmuş... Roberto Carlos... Ağzını okuduk, yardımcıya "putana" ile devam eden sözünü çözdük. Sonra hakeme su şişesini boşalttı, "ne kadar da sempatik ve içten" dedik... Sonunda hakeme "delisin ve üşütüksün" işareti yaptı, başını okşadık... Tolunay gibi "adam gibi bir adama" saray soytarısı gibi kafa okşayarak yaklaştı, neredeyse "cici" bulacağız. Yahu Carlos... Sen kimsin be... Sadece oyuncusun, karşındaki de bir hoca. Bu ligin ne babasısın, ne de abisi... Haddini bil... Yoksa "pahalı oyuncu" olmandan öteye bir halt olamazsın... Kim korkar Ersun Yanal'dan... Ersun Hoca eskiden gol yemekten korkmazdı. Şimdi iç sahada bile gol yemekten korkarak oynadığını fark ediyorum. Denizli ve Konya maçlarında korkmadan saldırabilse ve boğabilse, bu iki maçı da kayıpsız geçerdi. Oyunu tutmaya çalışmak, Trabzon insanının özünde yok. Dener o. Yapamasa da dener yapmayı... Sana gol atmayı göze alacak her takım, Avni Aker'de bir fazla yemeyi göze almış demektir. Risk onun aslında. Basmak senin için risk değil ve senin tarzın da değil hocam sabırlı oyun... Her küçük çocuk oyun oynadığı oyuncağı oyun arkadaşına vermez ise arkadaşı ağlar ama buna karşılık kendisi oynamış olur. Bilmem anlatabildim mi?.. İntikam turları Fenerbahçe'nin çıkışı ile birlikte kayıplarını geri alma ve birer birer "intikam" alma maçları sürüyor. Onu yenmiş olan Hacettepe 7 tane yedi düşer ayak... Kadıköy'de 4 atan Kayseri içerde yenildi... Fenerbahçe'nin intikam turları attığını hesaba katarak düşünün bundan sonraki maçları. POST-İT Fatih Terim Trabzon'a gitti ki, Trabzonspor'u yerinde görsün ve baksın bakalım kadroya kimi dahil edebilir diye... Trabzon'dan adam almaya gittiği seyahatten herhalde Konyaspor kalecisi Oğuzhan'ı alıp dönmüştür... S-ÖZ "Büyük ve önemli adamların hatası güneş tutulması gibidir. Onu herkes görür..." (Bir Çin Atasözü) Elindeki "yarı sağlam" birkaç oyuncusundan bir takım yapmaya çalışan Bülent Korkmaz, bana göre çok büyük işler başaracağının sinyallerini veriyor.