Bunun adı "baştan başlamak..."

A -
A +

Hafta içi başarısı; bir refleks miydi 5'lik Kocaelispor maçına ve yeni hocaya, yoksa bir silkiniş miydi koca bir camia adına?.. Bunun cevabı aranıyordu Konya'da. Ayrıca takımı toparlayıp, "kılım döndü filan" veya "halam hasta" diyerek maç ve özellikle deplasman seçenleri de Konya'ya götürmesi ve sahaya sürmesi bile bir şeylerin değiştiğini gösteriyordu. Veysel'e bir ikram ve ardından Arda'nın ısrarı ile gelen gol takımı öne attı ve tabii ki de rahatlattı. Ayman'la orta alanın direncini arttırdığı görülen Giray Hoca, forvet arkasına çıkardığı Cihan'la da üçüncü bölgeyi tutmaya çalıştı. Galatasaray'ın mevcut kadrosunu basacak yorgunluk alametlerini de sabırla bekliyorlardı. İlk yarının özeti "bulduklarını atamayan" Konyaspor karşısında, "bulmadan atan" Galatasaray'ın önde olduğu şeklinde bir futbol gerçeğiydi. Atamayana atmışlardı. Mağlup durumda olanlar, iki kesin golü atamayan Bülent Bölükbaşı ile Veysel Cihan'dı... İkinci yarıda bütün derdi rakibe pozisyon vermemek olan Galatasaray uzun bir süre pas trafiğinden mahrum ama topu kalesinden uzak tutarak oynadı. Buna karşılık uzun bir süre baskı yemeyi de göze aldı. Perşembe gecesinin üstüne bu kadar diri bir rakibe karşı deplasmanda alınan sonuç çok iyi, oynanan oyun ise "ehven-i şer" olarak kabullenildi ve alkışa değil tabelaya oynayan Galatasaray, maçın sonunu didişerek getirebildi. Bu sonuç Galatasaray için "yok olmamak" ama Bülent Korkmaz için "başlamak" anlamına geliyordu. Bu üç puanın altında Meira ve De Sanctis dışında hocalarıyla aynı dili konuşan tüm Türk oyuncuların büyük payı vardı. Ayrıca farkında mısınız?.. Bülent Korkmaz ile deplasmana bile tam takım gidip oynayabilen ve üstelik sakatlık olmadan bir maçı bitirebilen bir takım oldu Galatasaray. Bu bile çok şeydir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.