1977-1978 sezonunun son haftasındayız. Bundesliga bitmek üzere. Borussia Dortmund ile Borussia Moenchengladbach karşı karşıya geliyor. Borussialardan Dortmundlu olanı yedikçe arkayı açıyor ve maçı tam 12-0 kaybediyor. FC Köln'ü yakalayıp şampiyon olabileceklerken, tam bir felaketle karşılaşıyorlar. Fatura iki kişiye kesiliyor. Biri kaleci Endrulat. Hemen ve de acilen Tenis Borussia Berlin diye mahalli bir takıma gönderiliyor ve bir daha Bundesliga'nın önünden bile geçemeyecek şekilde olmayan kariyerini noktalıyor. Diğeri Teknik Direktör Otto Rehhagel... Teknik direktör olarak işine son veriliyor, Almanya'da kariyer hayallerine nokta koyuyor ve gurbete çıkmaya başlıyor. Sonunda Yunanistan Milli Takımı'nın başında karşımıza çıkıyor. Belli ki önemli dersler almış. Hiçbir takımı bir daha açılmıyor. Öne geçse bile geriyi çıkarmıyor. 5'lik maçlarda bile "bir olsun benim olsun" taktiğinden vazgeçemiyor. Negatif oyunla Avrupa şampiyonu bile olabiliyor sonunda... Almanya, bazı adamları sildi mi tam siler. İşte o silinenlerden biri de Christoph Daum... Asla deklare edilmemesine rağmen gizli bir konsensüs vardır ve sanki imzalanmış onur akitleri gibi "asla iş verilmeyen" isimlerden biridir Daum. Ne yazık ki, Türkiye'de ne zaman birine üç atsa, hemen haberi çıktı; "Schalke'ye gidiyor", "Köln istedi", "Alman Milli Takımı'nın başına geçiyor" üçgeninden seçilen bir başlıkla. Oysa; o malum olaydan, yani "un tüccarının saç analizinden" sonra o kapılar bir daha açılmamak üzere kapanmıştı üzerine... Şimdi işsiz... İki şampiyonluk ve son 8 dakikada kaçan üçüncüsüne rağmen... Çünkü o yaşamadı bunları... Yönetiminin becerikliliği ve F.Bahçe'nin forması yaşattı bunları ona... Avusturya bile yüzüne bakmadığından, hayal bile edemeyeceği ücretleri yine Türkiye'de bulacağını biliyor ve sulanıyor buralara. Tigana eleştiriliyor, Gerets sallantıda, Lazaroni gitti, Zico ile bu iş olmaz, haberlerini okuyor. Gidip bizim milli maçta açıkca "iş başvurusu" yapıyor Türk spor kamuoyuna. Murat Kuş'u aracı koyuyor ve "mezar kazıcı" tavrıyla ahlaksızlık boyutlarında "hazır mezar ölüsü" gibi davranıyor alçakca. Bulabildiği tek hocalık, özürlüler milli takımın başında gerçekleşiyor. Bunu hazmedemedim işte... Biz Ersun'un liderliğine saygı duyarken, yabancıların bitmez tükenmez kredisiyle gün tüketirken, yerlileri bir bir yiyip bitirirken, daha çooook Daum'lar sulanır paramıza... > S-ÖZ Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır. (Türk atasözü) > Tavşan tilkiden hızlıdır Tilki yiyeceği için, ama tavşan hayatı için koşar. O nedenle tavşan tilkiden hızlıdır. Tıpkı Pini Balili'nin Lugano'dan hızlı oluşu gibi. F.Bahçe'nin sorunu aslında Avrupalı takımlarla değil, Avrupalı hakemlerle. F.Bahçe'den korkmayan ve çekinmeyen, ertesi gün gazeteler ne yazar, TV'ler ne der diye bir kaygısı olmayan hakemlerle. Avrupalı hakem bitiş düdüğünü çalar ve ertesi gün gider. Gazete bile okumaz. Yanında bile götürmez. Ama bir Türk hakem; "F.Bahçe'ye haksızlığında bile zarar veren ben olursam üç beş hafta maç alamam" endişesini hep ensesinde hisseder. Bu nedenle taraftarı Sivas'ta "pasif yönetim istemiyoruz" diye bağırır. Çünkü hakem bir Türk hakemidir, rakip bir Türk takımıdır, rakip başkan eski yöneticileridir, oynanan bir Türkiye Ligi maçıdır ve puan kaybetmektedirler. Yönetim ise uyumaktadır!.. O nedenle Avrupa'ya hazır değildir F.Bahçe... Gerçek büyüğün idealleri olur, küçüğün ise hevesleri... Ve tavşan, tilkiden hızlı koşacaktır ara sıra... > POST-İT Havaalanlarına gidip, elin yaşlı köylülerini omuzlara alıp boyunlarına çelenk takacağımıza, idmana dolmuşla gelen kendi gençlerimize sahip çıkabildiğimiz zaman kesin adam oluruz. (Ümit Aktan) > Tüketici kredisi Sahada zaten üç buçuk Türk ile oynamakta olan F.Bahçe'de, işler biraz kötü giderse Ümit Özat veya Rüştü Reçber hemen ıslıklanır. Hatta yuhalanırlar bile. Ama Lugano 5 metrede iki metre geride kalabilir veya Alex eli belinde dolaşabilir. Daha önce Deniz, Servet, Selçuk bunları yaşamadı mı? Ümit Özat'ın yanlış yerden oyuna girip hışımla saldırmasının altında yatan neden budur. Bazı oyuncular mutsuz ve sinirlidir... Sinirlendiren de kendi seyircileridir. Beşiktaş açısından daha bir hafta geçmedi ki, Baki Mercimek'in ipini çekeli... Çağdaş niye gitti ki? Oysa Ricardinho ile Runje dövüşebilir sahada. Olsun. Bir kere bile kötü top kullanma hakkı olmayan Türk oyuncular, sayısız hata yapma kredisine sahip yabancılar karşısında nasıl olsun da mutlu olup iyi oynasın... > Size S-ÖZ veriyorum Bunların hepsi bütün hafta kafamda dönüp duran özlü sözler. Altında sayfalarca açıklama yatan özlü sözler. Buyurun seçin istediğinizi ve futbolun istediğiniz figürüne monte edip uygulayın. *** Delilik, aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar beklemektir. (Albert Einstein Gerets için söylemiş) ??? Merkep ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır. (Luciano için bir Türk atasözü) *** Teori ne kadar mükemmel olursa olsun, uygulayanlar yetersiz ise sonuç hep hüsran olur. (Zico ve Tigana için biri söylemiş ama kimin söylediği meçhul) > EXTERNET İnternet artık externet oldu. Eğer İnternet bir asır önce kullanılıyor olsaydı bakın deyimler ne olurdu?.. İnternet: Allame-i cihan Chat: Zaptiyesiz muhabbet Hacker: Deyyus-ül ekber Google: Kaşif-ül Ali min el arz Mouse: Zındık fare > Balili Lugano'nun bir ayda aldığından daha az alıyormuş koca bir sezonda ama 1 metrede 1 metre geçebileceğini Zico bilmiyormuş.