Sahaya çıktıklarında Anfield Road'ta 3'ten 2 yapan, yani Liverpool'u "tık boğaz" eden kadroyu sahada görüyorum. Bir kere bu yanlış. Bu adamlar yıldız ve yaşlı ise ufak ufak kullanacaksın. Hiç "Gerets"siz bir seçimdi bu. Ayrıca Hasan dört yıldır Türkiye'de izlediğim Hasan. Üç gün önceki gibi değil. Bütün Konyaspor'u geçmeden atacağı gol sayılmazmış gibi oynuyor. Topu evden getirmiş gibi yine. Çok kaçırmadan gol atamayan takım, başlıyor bir sürü kaçırmaya. Kafası yorgun kadro sahaya sürüldüğü için yine final pasları ve final tercihlerinde yavaş ve hatalı olan G.Saray'ın artık kronikleşen "ne yapıp edip ilk golü yeme" yeteneği ortaya çıkıyor. Maçı alacağı belli olan bir takımın, maçı alamayacakmış gibi oynaması. Kansere grip ilacı gibi... İliç de ilaç gibi susuz gitmiyor. Formayı dolaştırıyor sahada. İkinci yarıda ya bu İliç değişecek, ya da İliç değişecek ve başkası girecek. İliç'ten ilaç olmayacağı 45 dakikada anlaşılmıştı. İkinci yarıda İliç değişmemiş ve oyunda. Arda'nın arka arkaya gelen besteleri iki gol üretiyor. İliç'e attırdığını ben "parmak arası tokyo" ile bile atardım. Üstelik iftar rehavetindeyken. Ancak ondan sonra son yarım saat Tayfun takviyeli Konyaspor'a takımını ezdiren Gerets'in teknik direktörlüğünü nasıl eleştirmeyeyim. Bağıra bağıra gelen ikinci gol ve ardından bir tane daha. Turşuya çevirdiği bu takım, artık Gerets'ten kurtulma zamanının geldiğini ve G.Saray'ın ilkelerini bile çiğnemesi gerektiğini açık açık gösteriyor. Konyaspor'un anasının ak sütü gibi helâl olan iki golünü ve bir puanını G.Saray değil, Gerets yemiştir. Afiyet olsun...