Keşif meraktan, ihtiyaç hacetten...

A -
A +

..."İlim de şüpheden" derler ama onun konumuzla alakası yok. Ben işin bilim tarafındayım. Bu işi icat edenlerin kafa yorduğu dönemlerdeki buluşlarından birisi "Strategical game and harmony" diğeri ise "tactical game and harmony" olarak şu bizim top meselesini ikiye ayırmakmış... Birincisi maçlar dizinindeki stratejileri belirlemek ve bizim "turnuva bilinci" dediğimiz kavramı yürürlüğe koyabilmek. İnsan malzemesini ona göre sevk ve idare edebilmek. Bu bakımdan çok doğru işler yapıyoruz. Malta maçı, o adamlarla öyle kazanılabilinirdi. Sonra 6 adam değişti ve Macaristan maçı o gün o kadro ile böyle kazanılırdı ve öyle kazanıldı. Bir sonraki, yani yarın gece oynayacağımız Moldova maçı ise kimlerle ve nasıl oynayarak kazanılacaksa, biz de onu yapacağız. Bunlar stratejik uyum meselesi olarak kabul etmemiz gereken gerçeklerdir. Milli Takımı kafasına göre yapan veya takım yazarlığı yaparak kendi takımının oyuncusunu aldırmak peşinde koşan, veya kronik Fatih Terim veya Hakan Şükür antipatisiyle Milli Takıma zarar veren yazarların, güvercin mi, yoksa heykel mi olacaklarına karar vermeleri gerekmektedir artık... Taktik harmoni ise maça göre oluşan ve maç içinde esneyip değişkenlik ve uyum gösterebilen kadro yapıları ile, oyuna çare üreten hocalardan geçer. Onda da şimdilik hatasız gidiyoruz. Mesela, Macar hoca riske girer ve Hakan'ı 60 dakika önden ve arkadan kapatan göbek ikilisini bozar. Juhasz'ı ortaya ve biraz sonra da uca atar. Biz ne yaparız? Bu hamle atı çıkmaktır satrançta ve fili öne süreriz. Hüseyin'i alıp ikili ön liberoyu arkalı önlü oynatırız. Teke tek kalan Hakan da kontralar için en verimli dönemine girer. Ama Hakan'ın sadece yapamadıklarına bakanlar veya bakmak isteyenler, yapabildiklerini göremezler. Örneğin Servet Tuncay'a gol pasını indirdiğinde kimin üstündeydi? Üçüncü ve yetersiz bir adamın... Göbeğin ikilisi neredeydi o sırada?... Hakan onları alıp yayın öbür tarafına götürmüştü... Gökdeniz ikinci gol şansı için araya koştuğunda göbeğin iki bekçisi neredeydi?.. İkisi de Hakan'ın başında heykeldi ve alan kaybetmişlerdi... Tabii ki, örneğin bir Norveç maçını oynarken göbeğin ortasına iki manevra yeteneği sınırlı ve çalım yiyebilen Gökhan ile Servet'i koymayacaktır Terim. Onları "Ole Gunnar Solksjaer" ile birebir bırakmayacaktır. Ayrıca bu önlem taktik harmoniyi, o maçın oynandığı tarihte Norveç liginin bitmiş olacağı ise stratejik harmoniyi oluşturacaktır. Maça göre heykel mi olacağımıza, yoksa o gün güvercinliği mi tercih edeceğimize karar verecek bir hocamız var başımızda çok şükür... "Büyük bir sıçrayışı gerçekleştirebilmek için, birkaç adım geriye gitmek zorundayız. Ayrıca bugün, yarına dünle beslenerek yol alır..." Veee... "Adımlarını önünde yürüyenlere uygun olarak atarsan, onları asla geçemezsin ki!.." POST-İT Uzun atlama yarışını kazanmak isteyen bir kulübün 1 metre atlayan 7 sporcuya değil, 1 tane 7 metre atlayabilen sporcuya ihtiyacı vardır. (Anlayana) Yemek şovları Bayılıyorum şu TV 8'deki yemek programına. Cessi diye bir genç arkadaşımızın sıcak yemek şovuna. BBC PRİME'ın zenci aşçı ile yaptığı yemek şovu, Home TV'nin muhteşem yemek şovu gibi bir program izliyorum sonunda. Kendini ve konukları göstermekten tezgâhı unutan ve yemeğin nasıl hazırlandığını asla gösteremeyen programların arasında Cessi harika bir gösteri sunuyor. Öyle alttan ısıtmalı veya medyaya yaslanmış şovlardan değil... Ilık da değil... Bayağı sıcak... Sadece kameramanın sıcaklık ile laubaliliği karıştırıp, dolma tenceresine ellerini sokmasını yadırgadım. Buna dikkat edilmesi gerekiyor. Malum bu ikisi bıçak sırtıdır... Demek ki, televizyonun mantığı ve matematiği doğru uygulandığında her program "seyredilebilir" olabiliyormuş... Milliler 5. büyük mü?.. Çevremde golü Tuncay'ın attığına, asisti Aurelio'nun yaptığına ve üstüne üstlük Hakan'ın kötü oynadığına mutlu olanlar var. Takım yazarları arasında kendi takımının veya kentinin oyuncusunu seçtirmek için çaba harcayıp, "düşman" rakibininkinin de kötü oynaması için beklentileri olanlar var. Tamam... "Bir yengece doğru yürümesini asla öğretemezsiniz..." Bunun nedeni basının taraftarı birbirine düşürmesi ve takımdaşlığın "müritlik" boyutlarına taşınmış olmasıdır. Fatih Terim'in "rüzgârı arkadan almak" diye serzenişinin ve siteminin açılmış halini de ben böyle algılıyorum. Rakibinin oyuncusunu kendi oyuncusu ile yan yana görmek istemeyenler var aramızda. S-ÖZ "Kaplumbağaya dikkat et... Ancak kafasını dışarı çıkarıp risk alabildiğinde ilerleyebiliyor." (J.E.Connant) UEFA FİNALİ.. Oleey.. Hep beraber büyük bir iş daha başardık... Tarihin Asya kıtasında oynanacak ilk Avrupa Kupası finali, Şükrü Saracaoğlu Stadı'mızda... Bu finali oraya alanların eline sağlık... Ben çok gururluyum... Üstelik İsviçre maçı nedeniyle "sabıkalı" ve "biz orada dayak yedik ama" diye ağlaşan Avrupalılar'ın elinden finali almak, üstelik oraya almak büyük başarıdır. Tebrik ediyorum emeği geçenleri... >> Milli Takım'ın SOS eksikliğini ve yavan oynadığını vurgulayanlar, SOS meselesini S.O.S gibi algılıyorlar. Yunan ve Norveç'i öyle bir soslandırırız ki!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.