Bir kere hata yapabilirsiniz. Aynı hatayı ikinci kere yaparsanız, bu ancak kazara olur. Ama aynı hatayı üçüncü kere yaparsanız, bunun adı aptallıktır. Bir tek Ersen Martin ihtimali varken onu kapatmayan, yanlış üstüne yanlışlarda ısrar edenler ve bu hataları sayısız defa yapanların adını siz koyun. G.Saray'ın biri hiç oynamayan iki forvetle çıkışı, orta alanda sayısal eksikliği ve defansın göbeğindeki inanılmaz hatalar maçın bir felakete gideceği duygusunu verdi. Trabzonspor'da en geridekiyle en ileridekinin arasını 70 metre açan rakibinin üzerine "Çullandı." G.Saray, bana kızanlara karşı ısrarla iddia ettiğim gibi doyurmayan, sadece şişkinlik yapan futboluna devam ediyor. İntihar gibi bir sistem ve kulübeye 44 dakika imdat sinyalleri gönderen bir G.Saray vardı sahada. Jefferson'u yakından bile göremeden geçen 20 dakika, G.Saray'ın anormal top kayıplarıyla birleşince şunu düşündüm: "G.Saray, Trabzon'a uçakla değil her halde yürüyerek gelmiş." Düşünün, ceza alanın içinde bir tek Ersen var ve topun ondan başkasına atılması mümkün değil. Tek ihtimale atılan topu önleyemeyen Tomas ve Song, "mutlak deliğin mahkumları" gibi dolaştılar. Tek hatalı oynayan Ferhat'mış gibi onu alıp Orhan'ı sokan Gerets, Song da sakatlanınca G.Saray'ı rakibinin kucağına bırakıverdi. 5'lik olması gereken ilk yarı, Hakan Şükür'ün siftah golüyle biraz umut ışığı yaktı. Ama oyun ve oyuncular o ışıktan mahrumdu. Sadece Trabzonspor'un gençliği ve tecrübesizliği, bir de bu kadar büyük farkla kazanma ihtimalini hesaplamamış olması onlar açısından skoru sıkıntıya itti. İkinci yarıda Ersen Martin'i önden yada arkadan kapatamayan G.Saray defansını bu oyuncu bir daha kaşıdı. Zaten hocası dahil bütün takım maç boyunca kaşınmıştı. İtilme ve çekmelerde standardı tutturamayan Selçuk Dereli'ye karşı zaten G.Saray'ın iyi oynasa da yapabileceği bir şey yoktu ve daha fazlasını hak eden Trabzonspor, bir büyük takım daha yenmiş oldu. Son lafım da Ümit Karan'a. Takımına katkı sağlayacak hiçbir şey yapamadı ve son yılların en tarihi gölünü kaçırdı. Ben buna şanssızlık falan değil, G.Saray'ın ucunda Hasan Kabze'den başkasına Allah'ın nasip etmediği "Golcülük" nimeti diyorum.