Ârif Nihat Asya

A -
A +

Ben bu yazıyı 5 Ocak'ta yazıyorum. Siz, onu 6 Ocak'ta okuyacaksınız. 5 Ocak 1922 Adana'nın kurtuluş günü. Edebiyatımızın en güzel bayrak şiiri 5 Ocak 1940'ta Adana'da Ârif Nihat Asya tarafından yazıldı. Ve 5 Ocak 1975'te Ârif Nihat, Ankara'da, Hakk'a yürüdü. Cumhuriyet devrimizin en büyük şairlerinden ve nâsirlerinden biri olan Ârif Nihat Asya, demek ki, 38 yıldan beri yazmıyor. Demek ki, artık o da unutulmaya terk edilenler arasında. Birtakım etkili ve yetkili çevreler daha sağlığında bile ona sırtlarını dönmüşlerdi. Bir mukayese yapmak gerekirse diyebilirim ki, şiirde Nâzım Hikmet'ten geri değildi. Nesirde ise, Nâzım'ı beş-on defa tartacak değerdeydi. Şimdi: Peki ama diyeceksiniz, başta devlet radyomuz ve devlet televizyonumuz olmak üzere, birtakım çevreler, Ârif Nihat Asya'ya karşı neden bütün kapılarını kapadılar? Bu tavrın üç önemli sebebi var: Önce Ârif Nihat katiyyen komünist değildi. Türkiyeli komünistlerin Sovyet Rusya yeniçerileri olduklarını, Moskova'ya satılan hainler grubunda bulunduklarını söylerdi ve yazardı. Sonra Ârif Nihat, samimi bir Müslümandı. Sevgili Peygamberimiz için yazılan en güzel naatlardan birinin altında onun ismi gülümsüyordu. Sonra üçüncü büyük suçu: Türkiyemizi şiir yüklü güzelliklerle kullanıyor olmasıydı. Uyduruk-kaydırık, kurbağa vıraklamasına benzer kelimelerle yazmıyordu. Yani ana sütümüze akrep zehiri karıştırmıyordu. Bu sebeble onu, 5 Ocak 1975 tarihine kadar Ankara Radyosuna katiyyen davet etmediler. Ankara Televizyonunda, onunla ilgili bir program düzenlemediler. Bırakın bir program hazırlamayı, cumhuriyetimizin kuruluşunun 50. yılı dolayısiyle hazırlanan ve birkaç program devam eden bir çalışmada, ondan bir cümleyle olsun bahsetmediler. Neden bahsetmediler? Üç büyük suçu yüzünden, devlet kuruluşlarımızın bile, kör bir taassup içinde bulunduklarını yukarıda belirtmiştim. 1959-1960 yılları arasında Kıbrıs Celâl Bayar lisesinde edebiyat öğretmeni olarak bulunduğunda Kıbrıs Rum Radyo ve Televizyonu onu dâvet etmiş, onunla iki ayrı program hazırlamış ve sunmuştu. Ama Türkiye Radyoları ve Televizyonları ona karşı bir demir perde olmuşlardı. Ben 1964-1968 yılları arasında Ankara Radyosunda çalışmıştım. Stalin'in kızı Sivetlana, o yıllarda, babasının çok zâlim bir kişi olduğunu yazmıştı. Sivetlana'nın yazdıklarını, Talat Sait Halman Türkçeye çevirerek Hayat mecmuasında yayımlatmıştı. Ankara Radyosundaki komünist fikriyatlı programcılar, günlerce Sivetlana'ya sövüp saymışlardı. Stalin hayranları, bizim ruh kökümüze bağlı Ârif Nihat Asya'yı kendilerine düşman bilmişlerdi. Ârif Nihat Asya, aslen Tokat'ın Kapusuz köyündendi. Ailesi Türkmen boylarındandı. Dedeleri, geçim sıkıntısı yüzünden Çatalca'nın İnceğiz köyüne yerleşmiş, orada dabakçılıkla uğraşmışlardı. Ârif Nihat, İnceğiz'de doğmuştu. Fakir, çok fakir bir ailenin çocuğuydu. Yedi günlükken yetim kalmıştı. Dört yaşına girdiğinde yakasına bir de öksüzlük yapışmıştı. İlkokuldan sonra Bolu'da ortaokulu, Kastamonu'da liseyi, İstanbul'da yüksek Muallim Mektebini, tamamen devlet yardımıyla okumuştu. 1950-1954 yılları arasında Demokrat Parti'den Adana milletvekili seçilmişti. Adana'da, Edirne'de, Malatya'da, Ankara'da, Eskişehir'de, Lefkoşa'da binden fazla gencimizin yetişmesine yardımcı olmuştu ve edebiyatımıza 25 değerli eser kazandırmıştı. Bunlardan 16'sı şiir, 9'u nesir kitabıdır. Türkiye üzerine, onun kadar güzelleme yazan ikinci bir şairimiz yoktur. Bayrağımız ve Hazreti Mevlana üzerine en güzel şiirleri de o yazdı. Bin defa rahmet olsun ona. Onun şiir ve nesir kitaplarını okumadınızsa kayıptasınız demektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.