1974 müdahalesi üzerine 180.000 kadar Rum mallarını bırakarak güneye göç etti. 1974'ten önce ve sonra 40.000 kadar Türk de kuzeye yerleşti. KKTC'nin sınırları içinde taşınamazların yüzde 80'i 1974'ten önce Rumlara aitti. 1983'te KKTC kurulunca yeni anayasa ile kuzeydeki bütün kamusal ve özel taşınmazlar devletleştirildi. Müdahaleden sonra ortaya çıkan fiili durumun artık değişmeyeceği inancı ile 1983'ten önce taşınmazların kamuya devredilmeyen kısmı üzerinde Türklere sürekli irtifa hakkı tanındı bir çeşit tapu verildi. Güneyde Rum yönetimi bunu yapmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) Rum müracaatları başlayınca KKTC tanınmadığı için ilk başvuruyu yapan Titina Louzidu'ya verilecek tazminatın faturası Türkiye'ye çıktı. Kuzey'deki malların topyekun iadesini iki bölgeli federasyan çözümünün içini boşaltacağı açıktır. Bu nedenle Annan planı ancak sınırlı bir iade öngörmüş takas ve tazminat yolunu açık bırakmıştır. Papadopulos 2004 Nisan'ında Annan planını reddederken Louzidu kararının oluşturduğu içtihadın Annan Planının getirdiği düzenlemelerden çok daha çekici olduğunu boşuna iddia etmemişti. (İlter Türkmen KKTC ve mülkiyet sorunu, Hürriyet 27 Aralık 2005) gerçekten de bu içtihat muhafaza edilebilseydi binlerce Rum'a fahiş tazminat ödenmesi gerekecek, üstelik hepsinin mülkiyet hakkı saklı kalacaktı. KKTC 2003 yılında böyle bir tehlikeyi önlemek içindir ki kabul ettiği yasayla bir tazmin komisyonu kuracak bu iç hukuk yolunu oluşturdu. Ayrıca KKTC Meclisi 19 Aralık 2005'te Türkiye'yi AİHM'de bekleyen ve 40 milyar dolar olarak hesaplanan 1800 Rum davasından kurtaracak 'Rumlara mülk iade' yasasını oy çokluğu ile onayladı. AİHM yasayı yeterli bulursa davalar KKTC'ye sevk edilecek ve Kıbrıslı Türkler Hukuken tanınmış olacak. AİHM Xenides-arestis pilot davasının kabul edilebilirliği konusunda geçen mart ayında aldığı kararda KKTC Tazmin Komisyonunun Avrupa Hukuku açısından eksik ve yetersiz gördüğü yönlerini belirtti. KKTC Cumhuriyet Meclisinin 29 Aralık'ta kabul ettiği Tazmin Komisyonu ile ilgili yeni yasa işte bu yetkisizlikleri gidermeyi amaçlıyor. AİHM 22 Aralık'ta aldığı kararda mülkiyet hakkı ihlali olduğuna hükmetmekle beraber Tazmin Komisyonunda yapılan değişiklikleri 3 ay içinde uygun bulduğu takdirde Rum başvurularını oraya yönlendireceği işaretini verdi. Bu KKTC'nin AİHM tarafından tanınması demektir. Sayın Prof. Cemal Şanlı'nın bu konudaki fikri ile mutabıkım. Bu iş başarılırsa ve Güney Kıbrıs vatandaşlarının KKTC Tazmin Komisyonuna başvurularını engellerse iç hukuk yolu tüketilmediği için AİHM'ye müracaat yolu kapanacaktır.