Kürt lideri Barzani'nin sürpriz olduğu derecede küstah çıkışını, doğru anlamak gerekir. Arkasını Amerika cihan devletine dayayan Barzani, Amerika'nın Türkiye'yi stratejik müttefiki görürse, Kürtler'i yüzüstü bırakacağından korkuyor. Bu korkuyu teşhis edemeyene ben, geri zekâlı derim. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kaç en büyük dış politika hatasından birini irtikâb ederek 1 Mart günü 2. tezkerenin reddinden sonra, Amerika Kürtler'i kesinlikle bırakmamak durumuna girdi. Ama Barzani, Amerika'nın Kürtler'i nereye ve ne dereceye kadar tutmasının, olayların gelişmesine bağlı bulunduğunu biliyor. Barzani'nin korkusu, Amerika, İran-Suriye'ye karşı harekete geçerse, Türkiye'nin, Washington'a destek vermesidir. Bu takdirde Amerika'nın, Orta Doğu politikasında, Kürd'e ve Ermeni'ye ihtiyacı çok azalır. Zaten Ankara da, bu iki kıytırık yardımcıya Amerika'nın tavizler vermesine karşı çıkar. Türkiye Başbakanı'nın geçen ay Bakû'da, İlham Aliyev'e, Azerbaycan cumhuriyeti'nde yaşayan Azeri nüfusun defalarca fazlasının Azerbaycan dışında bulunduğunu söylemesi -ki tarihî bir cümledir- İran'a şok etkisi yaptı. Şokun dalgaları Barzani'yi vurdu. Barzani'nin Türkiye'yi Kürtçe konuşan Türkler'le tehdide kalkışmasında, birinci derecede Tahran'ın teşvikini aramalıdır. Senelerden beri Ankara'yı devamlı uyaran Amerika'nın iznini, buna ekleyiniz. Türkiye'de Amerika karşıtlığı ve İran-Suriye-Filistin yakınlığı, inanılması zor, mantık dışı bir çizgiye yükseldi. Bu bakımdan Amerika harekete geçerse, pasif kalmamız ihtimali yüksektir. Amerika Türkiye'nin engel koymasına rağmen Irak gibi Suriye'yi de parçalarsa, Barzani'ye Kuzey Suriye kalın şeridini verecektir. Büyük Kürdistan, İskenderun Körfezi güneyinde Doğu Akdeniz'e dayanacaktır. Haleb'e bile tasalluta kalkışılacaktır. O zaman Kerkük gibi Haleb'in de Türk olduğu tezini savunmak bize düşer.