Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı, milletvekilliğinden ve başbakanlığından bile gürültülü geçeceğe benziyor. Başkan Bush'un ve Avrupa Birliği'nin kesin desteğine Türkiye'de yargının da katılmasıyle Siirt'ten koltuk boşaltılarak Erdoğan seçildi. Sonra başbakan oldu. Sayın Başbakan'ın cumhurbaşkanı olmaması için yarın Ankara'da büyük miting yapılacak. Bu yazımız, Genel Kurmay Başkanı'nın sürpriz basın toplantısından bir kaç dakika önce kaleme alındı. İlgili bir şey söylerse, Pazartesi günü düşüncelerimizi sunacağız. Orgeneral Sayın Büyükanıt, cumhurbaşkanlığı bahsine girmese bile, gazetecilerin bu konudaki sorularına bir şeyler söylemek durumunda kalacak. AK Partililer, Tayyip Erdoğan'ın başlarından ayrılmasını istemiyorlar. Bu arzularını nezaketen dile getirmiyorlar. AK Partililer'i, seçim yasasının gereği, inanılması güç, tahmin edilemeyen bir çoğunlukla iktidar yapan, bu iktidarı bakan değiştirmeksizin 5 yıl aynı hükûmetle yürüten Erdoğan'ı, tarafsız cumhurbaşkanı kimliğiyle partisi ile ilişkisini kesmiş görmek kolay değil. Cumhurbaşkanlığının, Erdoğan'ın hakkı olduğu çok söylenip yazıldı. Bu şekilde düşünmek doğru değil. Devlet başkanlığı ancak monarşilerde veliahd prensin hakkıdır. Cumhuriyet rejiminde kimse için böyle bir hak oluşmaz. Cumhuriyeti kuran Atatürk için bile yoktur. Seçilen bu hakkı kazanır. Asıl gürültü, Sayın Erdoğan Çankaya'ya çıktığı zaman kopacak. Kendisi de bunu biliyor. Gürültü patırdıyı göze almış, hesabını buna göre yapmış görünüyor. Mümkün olduğu kadar erken, seçildikten hemen sonra, genel seçimlere gidecektir. Zira seçim sath-ı mâilinde Çankaya, gündemin en fazla ikinci konusudur. Bir de Irak meselesi alevlenirse, muhalifleri, Tayyip Erdoğan'la uğraşmaktan vaz geçerler. Millî tesanüd oluşur. Ama her hâl-ü kârda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çankaya'da nefes alması bile izlenecektir. Uygulayacağı iç ve dış politikayı tahmin etmek bizim için zor değildir. Ancak bu bahse girmek henüz erkendir.