Çok ümit verici ekonomik göstergelerle Türkiye'nin yeni bir yükseliş dönemine girmesine seviniyorduk ki, Diyarbakır'da PKK eylemleri başladı. İstanbul'a bile sıçradı. Birtakım güçlerin, üstelik kendileriyle yeterli iş birliği yaptığına inanmadıkları gelişme periyoduna girmiş Türkiye'nin önüne engeller koyacağını bilenler biliyordu. Yazımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin dün öğleden sonraki terör oturumundan önce kaleme alındı. Ancak öğleden önce Başbakan Tayyip Erdoğan'ın grup konuşması, güzel bir kararlılık sergiledi. Fitnenin önünün kesileceğine güvenimiz arttı. Ayaklanma provaları, yarın Avrupa Parlamentosu'nda müzakere edilmek üzere acele gündeme alındı. Herhangi bir kararın oylanması bahis konusu değildir. Güzel bir terör yasası yapalım. Hemen önümüzdeki hafta Yüce Meclis'ten çıkaralım. Bu tasarının altı yedi aydan bu yana uyutulması, PKK'ya cesaret vermiş olabilir. Bu sütunda, İngiltere'de Thatcher'ın çıkardığı antiterör yasasının aynen tercüme edilerek kabulünü teklif etmiştim. Bugün de yürürlükte bulunan bu yasa, teröre karşı radikal tedbirler getiriyor. İngiltere'de uygulandığı için, Türkiye'de tatbikine AB itiraz edemeyecektir. Böyle bir yasa ve bunu uygulayacak kapasitede vali, savcı, emniyet müdürü gibi elemanlarla hükûmet, PKK'yı hizaya getirecektir. ASALA gibi geçmişe gömmesi ise, ABD ile ilişkilerimizi düzeltmemize ve AB ile müzakerelere hız vermemize bağlıdır. İktidar bu iki hususta eleştirilmekte ve uyarılmaktadır. Türk dünyası ile ilgisiz kalarak başka coğrafyalara uzanmak tavrı da ortadadır. Çevreye zarar vermeyecek ve polemik oluşturmayacak Arap sermayesine de, özelleştirmeye de itiraz edilemez. Ancak yukarıdaki konular hiç ihmale gelmez. Bu problemlerin çözülmesini bekliyoruz. Bir seçimde -bugünün şartları ile- gene AK Parti'nin 1. çıkacağını biliyoruz.