Fransa'da isyan yatıştı. İhtilâle dönüşmek durumu kalmadı. Benzer eylemler Almanya'ya, Yunanistan'a sıçradı. Hollanda ve Belçika'da büyük telâş oldu. Şimdi durgunluğa girdi. 1968'deki gibi komünizmin dünyaya egemen olmak üzere bulunduğu inancıyla gençlerin devletleri altüst eden, çok kan akıtan, bomba patlatan, düzene ve rejimlere meydan okuyan, iç savaşlar çıkaran hareketinin bir benzerini yaşamadık. Zira 1968'deki ayaklanmaların arkasında Rusya ve Çin vardı. 3 hafta sürüp hafifleyen Paris merkezli isyana destek veren devlet çıkmadı. Fransa'daki isyan, milletlerarası terörün bir parçası da değildi. Belki ilhamını oradan almıştı, o kadar. Fransızlar, vaktiyle bir milyon Arab'ı öldürmüş, fakat Fransa'nın denizin öte tarafındaki uzantısı saydıkları Cezayir'i gene muhafaza edememişlerdi. Bugün başkaldıranlar, kesip biçilen o Cezayirlilerin neslidir. Fransa'ya göçen, Fransa vatandaşı, Fransızca konuşan, az Arapça bilen 4 milyon Cezayirli'dir ki, bir miktar Faslı ve Tunuslu ile zenci Afrikalı da vardır. Hepsi hâlâ Müslümandır. Siyasî bir ayaklanma olmadığı gibi, dinî bir ayaklanma da değildir. Sosyal bir başkıldırmadır. Şeriat isteği falan yoktur. Beyaz Fransızlarla eşitlik istiyorlar. Fransa'daki 400 bin Türk bu harekete katılmadı. Böyle bir hareketin Türkiye ve Türklük ile hiçbir ilgisi olamaz. Tesadüfen üç beş Türk genci tutuklandı. Hemen hemen kan dökülmedi. Ama on binlerce otomobil yakıldı. Yetişkinler yoktu. Çocuklar ve gençlerce icra edildi. Daha geniş bir sömürge imparatorluğundan milyonlarca tebaası bulunan İngiltere, teyakkuza geçti. Charles de Gaulle, bir referandumdan istediği sonucu alamayınca, hiç zorunlu bulunmamasına rağmen istifa etmiş, yetinmeyip politikadan çekilmişti. Onun yetiştirmesi Jacques Chirac, referandumda ters sonuç alınca istifayı düşünmedi. Aynı politik ekolün mutaassıp İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy ise, milyonlarca vatandaşına hakaret ederek Fransa tarihine geçti. Böylesine bir isyanı öngörmediği halde istifaya yanaşmadı. Ama artık Merkez Sağ'ın şansı kalmadı. Yeniden sosyalistler geliyor. Üstelik de Gaulle gibi dehâ sahibi müstesna bir devlet adamına, Fransız imparatorluğunun dağılmasını az sarsıntı ile temin için keşfedilen parlamenter demokrasiye aykırı 5. cumhuriyet, son günlerini yaşıyor.