HAMAS ile İsrail, karşılıklı sert tutum içindeler. HAMAS, ABD ve AB ile İsrail'in terörist örgütler listesindedir. Ankara'da aldığı öğüde uyup İsrail devletini tanıyarak silah bırakmadıkça, İsrail, HAMAS hükûmetini veya-HAMAS'lı bir koalisyonu tanımayacaktır. Şam'da dünyanın ve Suriyelilerin nefret ettiği el-Muhâberât'ın himayesinde yaşayan Hâlid Meşal'in Ankara'ya daveti, bilhassa İsrail'i kızdırdı. Ama HAMAS, Filistin'de hükûmet kurup İsrail'le müzakereye başladığı takdirde, bu konudaki teşebbüsünün payı olduğunu savunan AK Parti, puan toplayacaktır. Ankara, ayrıca, ABD, AB ve İsrail'in seçime girmesine ses çıkarmadığı HAMAS'ın, her milletten müşahitlerin kontrolünde -tahminler hilâfına- kazanması karşısında Filistin halkının iradesinin geçersiz sayılmasını benimsemedi. Hele seçime girip kazanan bir partinin PKK ile eş tutulmasına büyük tepki verdi. Aslında İsrail, elbette PKK ile HAMAS'ın farkını biliyor. Ama Ankara'ya, HAMAS'ı himaye ettiği takdirde, tıpkı ABD gibi PKK'ya yaklaşacağını ihtar etmiş oldu. Ankara'ya gelen Hâlid Meşal, evvelsi yıl İsrail'in öldürdüğü HAMAS'ın birinci ve ikinci liderinden sonra bu örgütün başına geçti. Şam'dan Filistin'e gelip hükûmet kurması düşünülmüyor. Hükûmeti İsmail Haniye'nin kurması bekleniyor. Fakat o da Şam'daki Halid'den, Halid ise Tahran'dan direktif alacak. Bu derecede karmaşık bir mekanizma, geçmişte Arafat'la İzak Rabin'in Nobel Barış Ödülü'nü paylaşmalarına benzer bir yaklaşıma fazla şans tanımıyor. Bize gelelim. Bizim için en kötü ihtimal, Ankara'ya kızan İsrail'in, Birleşik Amerika'daki Yahudi asıllı veya etkisindeki parlamenterlere bu kızgınlığını yansıtması, onları Kongre'de bekleyen Ermeni soykırımı kararı için serbest bırakmasıdır. Kuzey Kıbrıs'ı tanıyabileceğini söyleyen İngiltere de ters davranabilir. Ancak bu yazdıklarım, en kötü ihtimaldir. Washington, Suriye ve İran'la sorunlarını çözmedikçe, İsrail-Filistin barışı mümkün değildir. Bu husustaki kanaatimiz kesindir.