Osmanlı Türk İmparatorluğu'nun son döneminde Irak'ı 3 eyalet hâlinde yönetiyorduk: Kuzeyde Musul, güneyde Basra, ortada Bağdad vilâyetleri (Kuveyt ile Katar, Basra'nın 2 ilçesi idi). Kürt asıllı büyük Türk milliyetçisi seçkin şair ve yazar Said Paşa -zâde Süleyman Nazif Bey, çeşitli tarihlerde, bu üç bölgede de eyalet valiliği yapmış, hâtıralarını da yayınlamıştır. Birinci Cihan Savaşı'nda Irak eyaletlerimizi, Körfez'den topraklarımıza giren İngiliz-Hind kuvvetlerine karşı 6. ordumuz savundu. İngilizler 21.11.1914'te Basra'yı, 11.2.1917'de Bağdad'ı, 3.11.1918'de Musul'u alarak Irak'ın işgalini tamamladılar. Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Musul henüz elimizdeydi. Nitekim Mîsâk-ı Millî'ye (millî yemin/ulusal and) dahil edilmiştir. Son Osmanlı Meclis-i Meb-ûsânı'nın kabul ve dünyaya ilan ettiği Mîsâk-ı Millî, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanınca, virgülü değiştirilmeden onaylandı. Irak'ı Araplar'dan değil, Türkmen Devleti denen İran Safevî imparatorluğundan aldık. İşgalin nazik ve centilmeni nasıl olur, cihan hâkanı Kaanûnî Sultan Süleyman gösterdi: 11.9.1526'da Budapeşte'ye, 28.11.1534'te Bağdad'a, 30.6.1535'te Tebrîz'e muhteşem ordusu ile geçit resmi yapar gibi girdi. Halktan kimsenin burnu kanamadı. O tarihte Tebrîz, İran'ın başkenti ve dünyanın sayılı en büyük şehirlerinden biri idi. Osmanlı yaklaşınca Şâh, bırakıp kaçmıştı. Amerika da Irak'ı işgal etti. İnsan ırkının onca yüzyılda vâsıl olduğu medenî çizgiden uzak kaldı. Stratejik müttefikimiz af buyursun, bir fil, fincancı dükkânına girdiği gibi kırdı, döktü... Demokrasiden vazgeçtik, adalet, düzen ve huzur bile getiremedi.