İran'ın hayalleri

A -
A +

Türkiye'nin de katıldığı Arap Birliği, Suriye'ye en ağır ekonomik müeyyideler kararı aldı. Beşar Esad'ın çirkin politikasında direnmesi, Rusya ve Çin'in de tutumunu değiştirdi. Artık eskisi derecesinde Suriye'yi savunamıyorlar. En azından Suriye için diğer 20 Arap devletinin karşısında bulunmakta tereddüt edeceklerdir. İran, sert tehditlerle karşıtı devletlerin azmini kırmak üslûbunu yeniden ele aldı. Hava kuvvetleri komutanı General Hacı-zâde, bir ABD veya İsrail sataşması durumunda, ilk hedeflerinin Malatya Radarı'nı tahrip etmek olacağını söyledi. Ama Türk halkının bu tesisin işlemesini engelleyeceğine inandığını da ekledi. Bu, bir çifte kışkırtmadır. Bir taraftan Türkiye'yi İran füzeleri ile tehdit ederken, diğer taraftan Türkiye'deki ABD ve İsrail karşıtlarını çoğaltmak peşindedir. Türkleri ne kadar tereddüde düşürürsem kârdır zihniyeti açıktır. İran ne istiyor? Malatya Radarı'nın, bir savaşta İran'ın batıya doğru uçuracağı füzelerin yolunu keseceği gerçeğini biliyor. Türkiye'nin 60 yıldır NATO üyesi ve aktif iştirakçisi olduğu gerçeğini kabullenmek istemiyor. "Malatya'da süper füzelerimin yolunu kesmeyin, batı tarafımda kalan ülkelere serbestçe bomba gönderebileyim!" diyor. İran'ın 2. Irak savaşında İsrail'e fırlattığı füzelerin Tel Aviv'de ancak 3 sivili yaraladığını hatırlatıyorum. Ama bu defa atom bombası başlıklı süper Şihâb füzeleri bahis konusudur. Ve İran, bu silahla Tel Aviv'i bir gece içinde harabeye çevirebileceğini resmen söylemiştir. Böylesine bir çıkışla, atoma sahip İran, hasmı veya rakibi Arap ve Türk devletlerini atom bombası edinmekten vazgeçirmeyi düşünüyor. Halbuki ilk atom bombasını imal ettiği anda Suudi Arabistan ve Türkiye, ardından Mısır ve başkaları, ne bahasına olursa olsun nükleer silah edineceklerdir. Suudiler'in yarım trilyon dolarları bu iş için şimdiden ABD bankalarında hazırdır. İran, Şâh'ın ordusu bir ayda Bağdad'a girebileceği halde, Irak savaşında 8 yıl oyalandığını unutmadı. Acısını çıkartmak istiyor. O savaşta Irak Şiileri, devletlerini savunmuş, kesinlikle İran tarafına geçmemişlerdi. Medler'in ve Persler'in 2500 yıl önce Anadolu ve Balkanlar'ı altüst ettiğini, ama Anadolu eyaletini Büyük İskender'e kaptırdığını, 7. asırda Yemen ve Irak'tan çekildikten başka, bütün İran'ı Arap ve 1040'tan sonra Selçuklu Türkleri'ne terk ettiğini, muhteşem Sâsâni Pehlevî kültürünün tarihe karıştığını, ancak 1500 yılında Anadolu'dan gelen Şâh İsmail'in İran'da bir Türkmen devleti kurarak bugünkü İran devletini oluşturduğunu, İran unutmamıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.