Partilerimiz, Merkez Sağ'ı doldurmak, hattâ ta kendisi olmak iddiasında bulunmakla beraber, Merkez Sağ'ın kesin ilkeleri vardır. Her politikacı işine geldiği gibi tarif edemez. Merkez Sağ'a bu rağbet, Türkiye'de seçmen potansiyelinin üçte ikisini oluşturmasındandır. Bugün seçmen beğendiği partiden fazla, beğenmediğini batırmak yolunda oy kullandığı için, Merkez Sağ felsefesi darda kalmıştır. Merkez sağ; Menderes, Demirel, Özal gibi üç güçlü lider yetişdirdi. Bunlar, Türkiye'nin madde coğrafyasını defalarca katladılar. Türkiye'de Sol'a gelince, yol, fabrika, baraj gibi işleri Merkez Sağ'a bırakmıştır. Slogan üretir. Kültür ve sanatla uğraşır. Kültür ve san'ata vakit bulamayan, proje ve iş yapan Merkez Sağ, bu alanları Sol'a bırakmış, bu sebeple Sol tarafından yerden yere çalınmıştır. Yüzde 57(1954) alan Menderes, yüzde 53 alan (1965) Demirel, yüzde 50'ye yaklaşan (1983) Özal dönemleri, oy oranı bakımından tarihe karışmıştır. Bazı iktidarlar, zayıf muhalefet eksikliğiyle icra yürütmüşlerdir. Halbuki sağlam demokrasi = sağlam iktidar + sağlam muhalefet ile oluşur. İktidar, istisnasız her devlet tipinde, muhalefet ise yalnız gerçek demokrasilerde mevcuttur. Enti püften muhalefet, iktidarlara yaramaz. Meclis dışı muhalefet bu boşluğu doldurur. Muhalif veya sadece eleştiren basının üzerine gitmek ise, hiç istisnası yoktur, en sağlam iktidarların mağlûbiyeti ile son bulur. Türkiye, 21. asır anayasasını, seçim ve partiler kanunlarını yapamadı. Statükocular, her çeşit reforma karşı çok dirençlidir. 1622, 1703, 1730, 1807, 1808, 1876, 1909, 1913, 1960, 1971, 1980, ihtilâl, isyan ve darbeleri, Türkiye'de reformları engelledi, büyük felâketler yaşattı. Bir türlü muâsır medeniyet seviyesine erişmek mümkün olmadı. Tarihte ihtilâller ülkesi diye Fransa'nın adı çıkmıştır. Bu yanlışı herhalde, Türkiye tarihini az bilen tarihçiler yaptılar.