Ziya Gökalp, 1915 Ermeni tehcîri olayını mukaatele sözcüğüyle adlandırır. Tehcîri yapan iktidar partisinin genel sekreteri, Diyarbakır milletvekili, sosyoloji profesörü, çok seçkin fikir adamı kimlikleri, olayların içinde bulunan Gökalp'in bu konudaki mutlak yetkisini vurgulamaya kâfidir. Mukaatele "karşılıklı biribirini öldürmek, katletmek" demektir. Ermeniler Türkler'i ve Türkler Ermeniler'i öldürdü anlamınadır. Mukaatele tarifi, katliam ve soykırımı kelimelerinden çok daha yerindedir. Ermeni ayaklanmaları 1878'de başladı. Dışarıdan yönetildi (Rusya, İngiltere, Fransa). Ermeniler, Anadolu'da ve İstanbul'da her türlü terör, bombalama ve cinayet eylemi ile, Doğu Anadolu'da otonom bir prenslik elde etmek istiyorlardı. Bulgarlar'ı örnek almışlardı. Ancak devlet kurmak istedikleri geniş coğrafyanın hiç bir yöresinde bırakınız çoğunluğu, önemli bir azınlık bile oluşturmuyorlardı. Ama vaz geçmediler. En aşağılık ve iğrenç cinayetlerle, Türk imparatorluğunun doğusunda Müslümanlar'ı kırmak metodu ile gül bahçesi elde etmek istediler. Kendilerini engelleyen ikinci Abdülhamîd'i gelmiş geçmiş en büyük Ermeni düşmanı ilân ettiler. Hazîne-i hâssa nâzırlarını vezir pâyesi verdiği Ermeni paşalarından seçip muazzam servetinin idaresini onlara bırakan Sultan Abdülhamîd'e Ermeniler'e karşı koyduğu için Kızıl Sultan unvanını yakıştırdılar. Sonra hâkan-halîfeyi ikinci plana atıp imparatorluk iç işleri bakanı (ve sonra başbakan) Talat Paşa'yı en büyük Ermeni düşmanı sıfatına lâyık gördüler. Onun da Ermeni ırkı ile sorunu yoktu. Partisindeki Ermeni milletvekilleri ile sarmaş dolaştı. Özetle, bütün eylemleri Ermeniler başlattı. Türk devleti bastırdı. Devletin en küçük kışkırtması, haksızlığı yoktur. Ne yani? Ermeniler on binlerce Müslüman'ı kesip biçerken karşılık verilmeyecek mi idi? Karşılık vermeyen veya veremeyene, devlet ve millet bile denmez. Kaldı ki, 20. yüzyıl içinde acaba hangi devlet savaşlarda vatandaşlarının bir kısmını başka bölgelere sürüp göndermemiştir? Ben yapmadım diyen devletin alnı karışlanır.