Sultan Abdülhamid

A -
A +

İkinci Sultan Abdülhamid, dün İstanbul'da, ölümünün 88. yıl dönümü vesilesiyle anıldı. 32 yıl, 7 ay, 22 gün hâkan-halife olmuşsa da, devleti şahsen yönetmesi 30 yıl, 5 ay, 9 gündür. 27 Nisan 1909'da tahttan indirilip Balkanlı eşkıyanın yağmasına açılan Yıldız Sarayı'ndan ayrılırken devleti 10 yıl idare edebilirlerse bir asır idare ettik diye sevinsinler keramete benzer tarihî sözünü söyledi. 10 Şubat 1918 günü saat 15'00'te Beylerbeyi Sarayı'nda öldü. 75.5 yaşında idi. İmparatorluk çatırdıyordu. 25 yaşındaki babam, Irak cephesinde İngilizlere esir düşmüş, Güney Hindistan'da kampta -üç defa firara teşebbüs ettiği için- ekvator güneşinde taş kırıyordu. İstanbul, İzmir, Beyrut gibi en zengin şehirlerimizde insanlarımız açlıktan sokaklarda düşüp ölüyor, çöpçüler topluyorlardı. İttihadçılar, Doğu Anadolu'da Ermenilere bugünkü 23 ilimizi vermediği için Kızıl Sultan (Le Soultan Rouge) diyen Fransız tarihçisi Kont Albert Vandal'ın bu sözünü tahttan alınan Sultan Abdülhamid hakkında kullanırlarken artık vazgeçmişlerdi. Hükümdarı tahtta bıraksa idiler Balkan Savaşı çıkmayacağını, Dünya Savaşı çıksa bile kesinlikle katılmayacağımızı artık anlamışlardı, biliyorlardı. Aleyhinde vagon dolusu yayın yaptıkları eski hükümdara, tahttaki imparatorlara mahsus devlet cenaze töreni düzenlediler. Hıçkırıklarla cenazeyi izleyen İstanbul halkı, böyle istiyordu. Şehzadelerin arkasında, başkomutan vekili Enver Paşa, başı toprağa eğik, büyük üniforması ile, İttihadçı arkadaşları arasında yaya yürüyordu. Halkın gözyaşları, Cennet-Mekân için değildi. Bir daha avdet etmeyecek o haşmetler, o şevketler, o debdebeler, o satvetler içindi. Bir büyük millet, iki bin beşyüz yıllık gayretinin eseri olan Cihan Devleti'nin batışına ağlıyordu. Osmanlı milleti, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurup tarih sahnesinden çekilecektir. Batarken bile böyle bir eser oluşturacak kudrette idi. Gelmiş geçmiş en büyük devlet başkanlarımızdan biri ve bir diplomasi dehası olan Sultan Abdülhamid'in değerini bugünkü kuşaklar biliyor. Hiçbir partinin, bu hâkanımız aleyhinde konuşup oy alması mümkün değildir. 1967'de 65.000 tirajla yayınlanan Türkiye Tarihi'min 12. cildi, ülkemizde İkinci Abdülhamid'in saygınlığını sağladı, dehâsını ortaya çıkardı. Daha önceki Sağ yayınlarda da bu padişah savunulmuştur ama, marjinal sayılmıştır. Osmanlı'yı Cumhuriyet'in alternatifi ve Cumhuriyet'in gökten zembille indiğini sananlar, Osmanlı ile Cumhuriyet'i beraberce kucaklamak yeteneğinden yoksun olanlar hâlâ mevcuttur. Bunlar, Sultan Abdülhamid'in tarihî şahsiyetini sergilediğim için bana zarar da verdiler. Türkiye'de gerçekleri söylemek kolay değildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.