Osmanlı İmparatorluğu'nu tasfiye eden anlaşma, iki taraftan da yüksek onay alamayınca kadük olan Sevr değildir. İki taraf yani Türkiye ile İtilâf Devletleri (Müttefikler) arasındaki Lozan anlaşmasıdır. Tunus'u, Mısır'ı, Sudan'ı, Kıbrıs'ı, güneyimizdeki bütünüyle Arabistan yarımadasını bıraktığımızı, Lozan'da kabûl ettik. Ama Lozan'da Ermeni meselesi, kıyımı diye bir konu konuşulmadı. Zaten az önce ortaya çıkan Ermenistan Cumhuriyeti üzerinde Lozan'dan önce anlaşmıştık. 1915 tehcîri 1923'te imparatorluk tasfiyesinde ele alınmadı. Nice yıllar sonra, yolumuzu kesmek için önümüze çıkarıldı. Hangi yolumuzu kesmek? Avrupa Birliği üyeliğimizi engellemek... Osmanlı'yı zihnimizden çıkarmaya çalışan biziz, biz Türkler'iz, Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bizim dışımızdaki bütün dış dünya Osmanlı'yı unutmadı. ABD Başkanı Clinton bile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı tarihî konuşmada bize Osmanlı'yı örnek gösterdi. Anlayan anladı. Anlamayana davul eşliğinde zurna çalınsa, Cenâb-ı Hak akıl ve gönül kulaklarını tıkamıştır, duymazlar. Avrupa'da Türkiye'nin Hıristiyan olmaması yadırganıyor. Nüfusumuzun çokluğu, Avrupa'da hiç görülmeyen yoksul ülkelere mahsus çoğalma oranı, eğitimsiz ve işsizi bol nüfus, Avrupa'yı düşündürüyor. 40 milyon olsa idik, çoktan üye idik. Ama en çok, Osmanlı'nın vârisi bulunmamız ürkütüyor. Cihan devleti kurabilmiş bir milletten çekinmek duygusu doğaldır. Çok güçlü silâhlı kuvvetlerimiz hiç hoşlarına gitmiyor. 1945'te başlayan ve ancak Sovyetler'in dağılması ile sona eren Soğuk Savaş yıllarında, Avrupa kıt'asının hürriyetini ve demokrasisini koruyan bu ordu idi. Türkiye bugün AB üyesi olsa, acaba Ermeni meselesi, Kürt sorunu; Fransa, Holanda, Avusturya gibi Avrupalılar'ın küstahlıkları mümkün mü idi? Sarkozy'nin bile aklından geçmezdi. Daha önemlisi muâsır medeniyet seviyesine erişmiştik. Bu seviyeyi aşamazdık ama, erişmemiz bile büyük Atatürk'ün rûhunu şâd ederdi. Sultan Mahmud, her gün önünden bir milyon kişinin geçtiği Türbe'sinde rahat uyurdu (muasır diye bir kelime yok, muâsır'dır, çağdaş demek). AB üyesi olamadığımız takdirde başımıza neler gelecek... Bunun provası yapılıyor. Avrupa medeniyetinin kuyusunu kazabilecek derecede tehlikeli bir cehennem provasıdır. Gelecek seçimlerinin ötesinde Avrupa'nın ve kendi devletlerinin istikbalini öngöremeyen egoist politikacıların eseridir. Madem Ermeni meselesi vardı ve 1915'te yani 1923'ten henüz 8 yıl önce vuku bulmuştu. Fransa niçin Lozan'da dile getirmedi de Orgeneral Maurice Pellê imzasını attı?