Hazret-i Muâviye'nin ölümü yaklaşmış, son nefeslerini alıyordu.
Bütün ailesi baş ucundaydı.
Onu dinliyorlardı.
Bir ara onlara dönüp;
"Ben öldükten sonra cömertlik ve ihsân da kalmaz. Çok kimselerin gelirleri kesilir, isteyenler eli boş döner. Keşke (Zî-tuvâ) denilen köyde bir Kureyşî olsaydım da Emîrlik yapmasaydım" dedi.
Üzüldüğünü bildirdi!
60 yılında vefat etti.
Kabr-i şerîfi Şam'dadır.
● ● ●
Hazret-i Muâviye (radıyallahü anh), uzun boylu, beyaz tenli, heybetliydi!
Güzel konuşur, idâreli davranırdı.
Çalışkan, gayretli, azimliydi.
Arabistan'da şöhret yapmış dört Sahabîden birisidir. Sanki her bakımdan devlet başkanı olmak için yaratılmıştı.
Hazret-i Ömer onu severdi.
Takdir ederdi.
Ona her bakışta;
“Bu, ne güzel bir Arap sultânıdır" derdi.
Cins atlara biner, kıymetli elbiseler giyer, saltanat sürmekten zevk alırdı.
Fakat Resûlullahın sohbeti bereketiyle İslâmiyetten hiç ayrılmazdı.
Takvâ ehli biriydi.
Hazret-i Alî, derdi ki:
"Muâviye'nin hâkimliğini kötülemeyiniz. O giderse başların koptuğunu görürsünüz.”