Hindistanlı "Nur"lu Seyyid

A -
A +

Seyyid Nur Muhammed hazretleri, ilmini ve feyzini İmam-ı Rabbani hazretlerinin torunu, büyük âlim ve mürşid-i kâmil Muhammed Seyfüddini Faruki'den aldı.

Seyyid Nur Muhammed hazretleri, evliyanın büyüklerindendir. Silsile-i aliyyenin yirmi altıncısıdır. Seyyid olup soyu Peygamber efendimize ulaşır. Türbesi, Hindistan'ın Delhi şehrindedir.
Seyyid Nur Muhammed Bedâyuni hazretleri, ilmini ve feyzini İmam-ı Rabbani hazretlerinin torunu, büyük âlim ve mürşid-i kâmil Muhammed Seyfüddini Faruki'den aldı. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yetişip icazet aldı. İlimde o kadar yükselmişti ki zamanının yegane âlimi ve rehberi idi.
İnsanlar ondan feyz almak için sohbetine koşmuşlardır. Bir teveccühü ile talebelerinin kalbleri zikretmeye başlardı. "Sokakta günahkârla karşılaşmak kalbde zulmet hasıl eder" buyurur ve talebelerinin hangi günahı işleyenle karşılaştığını haber verirdi. Yetiştirdiği talebelerin en meşhuru ve halifesi, "Mazhar-ı Cân-ı Cânân" hazretleridir.
Şüpheli şeylerden ve haramlardan sakınma hususunda gayreti son dereceye ulaşmıştı. Yiyeceği ekmeğin ununu helalden tedarik eder, hamurunu kendi yoğurup, pişirir ve iyice acıkınca azar azar yerdi.
Sünnet-i seniyyeye uymakta, edeplerde de Peygamber efendimize tâbi olmakta büyük bir dikkat gösterirdi. Peygamber efendimizin hayatını ve yüksek ahlakını anlatan kitapları devamlı yanında bulundurur, bunları okuyup, hâllerinde ve işlerinde Resulullah efendimize uymaya çalışırdı.
Daima murakabede bulunurdu. Böylece, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup, Allahü teâlâya yönelerek çok ibadet yaptığından beli bükülmüştü...
Bir gün biri yiyecek bir şey hediye getirmişti. Kendisine takdim edilince, "Bu yiyecekte bir zulmet gözüküyor, lütfen bir araştırınız!" buyurdu. Bu yiyecek helaldendir diye arz ettiler. Fakat araştırınca, bu yiyeceğin gösteriş niyetiyle, övünmek için hazırlandığını anladılar...
Dünyaya düşkün olan bir kimse, kendisinden emanet bir kitap istediğinde verirdi. Kitap geri getirilince o kitabı bir yere koyar üç gün bekletirdi. Verdiği kimseden kitap üzerine sirayet eden zulmet, sohbeti bereketiyle dağıldıktan sonra alıp okurdu...
Bir defasında bir talebesi gelirken, yolda gözü yabancı bir kadına takılmıştı. Hocasının huzuruna girince, "sende zina zulmeti görüyorum" buyurarak onun günaha girdiğine işaret etmişti. Talebesi de halis tövbe edip hocasına daha da bağlanmıştı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.