"Günahı ne kadar çok olursa olsun!"

A -
A +

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Günahı ne kadar çok olursa olsun, bir mümin, abdest alıp Allah için iki rekât namaz kılarsa, günahları affolur."

Din büyükleri buyuruyor ki: "Müslümanın imandan sonra en kıymetli varlığı vaktidir. Bu yüzden, en kıymetli olan vakti, en kıymetli işle geçirmek lazımdır. Bunlardan birisi de namazdır. Namaz, İslâm'ın beş şartından biridir ve geri kalan dördünü kendisinde toplamıştır. Namazda iman vardır, imanı olan namaza durur. Namazda oruç vardır, bir şey yersek namaz bozulur. Namazda zekât vardır, çünkü dünya ve parayı akla getirmemek lazımdır. Namazda hac vardır, kıbleye dönmeyenin namazı sahih olmaz. Hâsılı, namaz varsa, her şey vardır. Namaz yoksa, kişinin durumu tehlikelidir...

İmandan sonra namaz gelir. Namaz kılmayan yüz bin hac yapsa, yüz bin altın sadaka dağıtsa, yüz bin fakir doyursa hepsi bir vakit namazın sevabına ulaşamaz. Temelsiz bina olmaz. Namaz dinin temelidir. Direksiz bina olmaz, namaz dinin direğidir...

Hazret-i Ali, yeni bir hadis-i şerif duyunca, kim olursa olsun bunu söyleyen kimseye, (Vallahi ben bunu Resulullah'tan duydum) diye yemin ettirirdi. O şahıs yemin edince, o hadis-i şerifi naklederdi. Ama Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık'tan bir hadis-i şerif duyunca, yemin istemezdi, Çünkü onun "Sıddık" olduğunu bilirdi. Sıddık olan zata "Sen sıddık mısın?" denmez. İşte Hazret-i Ali'nin Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık'tan rivayet ettiği hadis-i şerifte, (Günahı ne kadar çok olursa olsun, bir mümin, abdest alıp Allah için iki rekât namaz kılarsa, günahları affolur) buyuruldu."

***

Abid bir zat namaza durmuş Fatiha-i şerife okuyordu. "Yalnız sana ibadet ederiz" mealindeki âyet-i kerimeye gelince; "Sen yalancısın. Sen ancak mahluka kulluk ediyorsun" diye bir ses işitti... Bunun üzerine bu hâlinden tövbe edip ihlasla Allahü tealaya ibadet etmeye başladı... Sonra tekrar namaza durdu. Aynı ayet-i kerimeye gelince tekrar bir ses; "Sen yalan söylüyorsun. Çünkü sen malına kulluk ediyorsun" diyordu. O zat hemen kendisine lazım olandan başka bütün malını fakir fukaraya dağıttı. Sonra namaza başlayıp aynı âyet-i kerimeye gelince bir sesin şöyle dediğini duydu: "(Yalnız sana ibadet ederiz) mealindeki âyet-i kerimeyi hâlis ve samimî olarak okursan, hakiki abidlerden olursun."

Allahü teala, böyle kılınan bir namazın sonunda yapılan duaları kabul etmez mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.