Vermeyince Mabud...

A -
A +
İkinci Mahmud Han bir gün tebdil-i kıyafetle Saray'dan ayrılır. Yolu bir kahvehaneye düşer... Yaşlı çaycıyla sohbete başlar...

İkinci Mahmud Han, otuzuncu Osmanlı Sultanı ve İslâm halîfelerinin doksan beşincisidir. Birinci Abdülhamîd Han'ın oğlu olup, 20 Temmuz 1786 târihinde doğdu... Osmanlı Devletinin ilerlemesini, teknik ve sanâyide devrin seviyesine ulaşılmasını isteyen tedbirli, gayretli bir pâdişâhtı. 1839'da İstanbul'da vefât etti ve Çemberlitaş'taki türbesine defnedildi...

***

İkinci Mahmud Han bir gün tebdil-i kıyafetle Saray'dan ayrılır. Yolu bir kahvehaneye düşer... Yaşlı çaycıya herkesin "Tıkandı Baba" diye hitap ettiğini görüp, bu lakabın nereden geldiğini sorar.

Çaycı, hikâyesini şöyle anlatır:

-Bir gece rüyamda gürül gürül akan çeşmeler gördüm. Birisi iyi akmıyordu "Bu kimin?" diye sordum, "Senin" dediler. "Mademki bu çeşme benim" diyerek daha iyi akması için yerden bulduğum bir çubukla açmaya çalıştım. Çubuk kırıldı, su hiç akmaz oldu... İşte bu rüyamı komşulara anlatınca, adımız "Tıkandı Baba"ya çıktı...

Sultan oradan ayrılırken vezirine, "Bu adama bir ay boyunca her gün bir tepsi baklava gönderin. Her dilimine de bir altın yerleştirin!" diye talimat verir...

Ertesi gün baklava gelir. İhtiyar çaycı, "Baklavayı satayım da üç beş kuruş kazanayım" diye düşünür. O arada gördüğü bir Yahudi baklavayı rayiç fiyattan daha aşağı alır. Yerken de altınları görür. Yahudi bir şeyler anlamaya çalışır... Ertesi günü çaycıyı görüp, "Sana baklava getiren olursa ben yine daha yüksek fiyattan alırım" diye de tembihler... Ve Yahudi her gün fiyatı artırarak almaya devam eder... Çaycı da, "iyi para kazanıyorum" diyerek baklavaya hiç dokunmadan satar...

Bir ay sonra, Padişah yine tebdil-i kıyafetle, çaycının yanına gelir. Adamda bir değişiklik olmadığını anlayınca, "Baklavaları ne yaptın?" diye sorar. O da, hiçbirini yemeden sattığını söyler. Bu sefer onu bir kenara çeker ve asıl kimliğini söyleyerek Hazine'den bir miktar altın vermek üzere, saraya davet eder. Çaycı şaşkındır!.. Birlikte Saraya giderler. Sultan, "Şu küreği al, altınlara daldır, ne kadar dolarsa hepsi senindir" der. Çaycı heyecanla küreği daldırır. Fakat o da ne! Küreğin üstünde bir altın vardır. Çünkü küreği ters daldırmıştır!.. Mahmud Han "Demek nasibin bu kadarmış" der. Ona yardımcı olmak için başka imkânlar da sunar. Ancak o hiçbir fırsatı değerlendiremeyince, Padişah, tarihe geçen su sözü söyler: "Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmud!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.