"O, sizin imanınızı bozmak istiyordu"

A -
A +
Büyük İslâm âlimi ve velî Seyyid Fehîm Arvâsî hazretleri talebeleri ile Van Gölü kıyısında giderken, Akdamar adasındaki bir papaz su üstünde yürümeye başlar. Ve...     Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratmaktadır. Bu sebeplere iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere tabiat kuvvetleri, fizik, kimya, biyoloji kanunları denir... Ancak Allahü teâlâ sevdiklerine ve seçtiklerine iyilik, ikrâm olmak için âdetini bozarak, bilinen tabiat, fizik kanunlarının dışında sebepsiz şeyler de yaratır. İşte bu fevkalade, tabiatüstü, tabiat kanunlarının üstündeki hâller, peygamberlerden zuhur ederse, buna "mûcize" evliyâda, veli kimselerde görülürse buna "kerâmet" ve sâlih müminde, Müslümanlarda görülürse "firâset" denir. Bu, tabiat kanunlarının üstündeki hâller, kötü kimselerde, hatta kâfirlerde de görülebilir. Bu âdet dışı şeyler, Müslüman olmayanlarda ve bozuk itikâtlı kimselerde ortaya çıkarsa, buna da "istidrâc" denir. Ancak, Allahü teâlâ, mûcize, kerâmet, firâsetten râzıdır, beğenir. Bu hâlleri onları sevdiği için, onları memnun etmek için vermiştir. Fakat, istidrâc, sihir, büyü yapanlardan râzı değildir, onları beğenmez. Bu hâlleri de sevmediği için vermiştir onlara. Müslüman olmayanlarda ve bozuk itikâtlı kötü kimselerde âdet dışı olarak zuhur eden şeyler, onlar için bir ihsân değil, âhıretteki azaplarını çoğaltıcı bir sebeptir...           *** Büyük İslâm âlimi ve velî Seyyid Fehîm hazretleri talebeleri ile Van Gölü kıyısında giderken, gölde bulunan Ahtamar (Akdamar) adasındaki bir papaz su üstünde yürümeye başlar. Bunu görünce, talebelerinden birinin hâtırına şöyle bir düşünce gelir:  "Allahın düşmanı dediğimiz papaz, su üzerinde yürüyor da, evliyânın büyüğü, Allahü teâlânın sevdiği, seçtiği kulu Seyyid hazretleri, acaba neden yürümeyip kıyıdan dolaşıyor?.." Seyyid Fehîm hazretleri, bu düşünceyi anlayıp, mübârek ayaklarındaki nalınları ellerine alıp, birbirlerine çarpar. Nalınlar birbirine çarptıkça papaz suya batar. Boğazına kadar gelince, bir daha çarpar. Batar ve boğulur. Sonra, böyle düşünen talebesine dönerek şöyle buyurur: - O, istidrac göstererek, sihir yaparak, su üstünde gidiyordu. Böylece, sizin imanınızı bozmak istiyordu. Nalınları çarpınca sihri bozularak battı. Müslümanlar sihir yapmaz. Allahü teâlâdan kerâmet istemekten de hayâ ederler!.. Sihir, büyü ve kerâmeti birbirinden ayırmak için dinimizi çok iyi öğrenmeliyiz. İslam âlimi kime denir, müctehid nedir, ictihad nedir... Bunlar iyi bilinmelidir... Bir kimse, namaz kılmıyorsa, dinimizce küfür sayılan şeyler yapıyorsa, açıktan günâh işliyorsa, bu kimse havada uçsa, denizin üstünde yürüse de makbul bir kimse değildir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.