"Bu dünyadan eski bir çorabı bile götüremedim!"

A -
A +
Zengin adamın biri oğluna şöyle vasiyet eder: "Senden isteğim, ben öldüğüm zaman ayağımın birine eski bir çorap giydir!"
 
Bazı kimseler şerefi; mal, mülk sahibi olmakla, mevki, makama kavuşmakla olacağını sanmaktadır. Hâlbuki mal sahibi olmak, çok zengin olmak da üstün, şerefli olmayı, gerektirmez. Kârun'un çok malı vardı. Malı ile beraber kahrolup gitti.
Geçici olarak sahip olunan servet ile, mal ile kibirlenmek çok çirkindir. Zira varlığı ile kibrettiği malı telef olur, evi yıkılır da kendisi açıkta kalır.
Mal ile, evlat ile, mevki ile ve rütbe ile tekebbür etmek, kibirlenmek insana hiç yakışmaz. Çünkü bunlar, kendinde bulunan üstünlükler değildir. Gelip geçen, kendinde kalmayan, insandan çabuk ayrılan şeylerdir. Bunlar ahlâksızlarda, kötü kimselerde de bulunur. Bunlar üstünlük olsalardı, bunlara kavuşmayanların ve kavuşup da ayrılanların, çok aşağı kimseler olmaları lâzım gelirdi.
Mal sahibi olmak başka, mal sevgisi başkadır. Bütün dünya bir kimsenin olsa, mala mağrur olmadan dine uygun harcasa, çok büyük sevap kazanır. Süleyman aleyhisselam, büyük bir zenginlik ve saltanat içindeyken, Kur'ân-ı kerimde (O ne iyi kuldur) diye övülmektedir. (Sad 30)
Peygamber Efendimiz de (İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olandır) buyuruyor. (Kudaî)
           ***
Eski devirlerde, çok zengin adamın biri oğluna; "Evladım, senden iki isteğim var... Birincisi, öldüğüm zaman ayağımın birine eski bir çorap giydirmeyi ihmal etme... İkincisi ise şu ağzı kapalı mektubu beni defnedinceye kadar açma!" diye vasiyette bulunur...
Zaman gelir her fâni gibi adam ölür... Tam kefene sarılacağı zaman, oğlu babasının vasiyetini söyler: 
-Efendim, babama mutlaka bir eski çorap giydireceğiz!
İmam efendi;
-Olmaz öyle şey! Dinimize göre ölü kefenden başka bir şeyle gömülmez! der.
Çocuk ısrar eder, ama fayda vermez... Definden sonra oğlu babasının bıraktığı mektubu açar ve okumaya başlar:
“Oğlum! Görüyorsun ya, o kadar malım mülküm olduğu hâlde, eski bir çorabı bile beraberimde götüremedim... Elbette bir gün sen de benim gibi öleceksin. Sana da birkaç metre kefenden başka bir şey vermeyecekler... Sana bıraktığım malı, hayırlı yerlere harca... Beş vakit namazını ve diğer ibadetlerini sakın aksatma, dinde bildirildiği şekliyle tam yap. Çünkü senin kabre götüreceğin amelinden başka bir şey değildir...”
           ***
Bugünkü yazımızı Yûnus Emre hazretlerinin şu mısralarıyla bitirelim:
"Mal sâhibi, mülk sâhibi,/Hani bunun ilk sâhibi?/Mal da yalan, mülk de yalan,/Var biraz da sen oyalan!.."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.