O güzel günlere kavuşmak arzusuyla...

A -
A +

Feridun Ağabey, çok zor günlerden geçiyor, sıkıntılar içinde bunalıyoruz. İki yıl öncesine yakın ülkemizde baş gösteren salgın kâbusu her gün artarak bize hayatı zehir etmeye devam ederken kuraklık, orman yangınları, sel felaketleri belimizi bükmüştü. Diğer yandan her geçen gün artan zor şartlar nedeniyle ülkemizde hayvancılık, tarım ve ziraat iyice azalmış neredeyse bitme noktasına gelmişti.

Bu durum bize kışın çok zor olacağını ve çok ağır şartların bizi beklediğinin habercisiydi. Nihayet kış geldiği zaman pazarların durumu bunu bize göstermekte gecikmedi. Üstüne üstlük bir de bunların üstüne ekonomik kriz çökmüş artan dolar avro ve bilhassa yakıt fiyatlarında ki yükselişe bağlı olarak piyasalar altüst olmuş halkın büyük bir bölümünün alışveriş yaptığı büyük marketlerde ki aşırı ve kontrolsüz fiyat artışları belimizi bükmüştür. Milletimiz hastalık illetinden sonra bir de geçim sıkıntısı derdine düşmüştür. Çoğu insanımız hastalığı unutmuş akşama eve nasıl ekmek götüreceği hesabını yapmaya başlamıştır.

Çok zor şartlarda hastalık ve ekonomik olumsuzlukları yaşayıp 2021 yılını bitirmiş 2022’den biraz olsun ümitli olmaya başlamıştık ki bu defa da ağır kış şartları hayatımızı altüst etmeye başladı. Yağmurların başlaması kar yağışı bizi sevindirmeye başlamışken Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve özellikle de İstanbul da başlayan kar yağışı bir günlük bile olsa koca büyük kenti yerle bir etti. Mega kentin altyapısı bir günde çöktü yollar kapandı, araçlar yollarda kaldı insanlar evine ulaşamadı, ısınacağı, gece kalacağı başını sokacağı yer derdine düştü. Bundan daha acı olan ise fırsatçıların hiç bitmemesi…

 

OSMANLI ALTI ASIR AYAKTA NASIL KALDI?

 

Böyle deprem, sel, yangın gibi afetlerde ve ekonomik sıkıntı dönemlerinde bunları fırsat hâline getirip insanların çaresizliğinden istifade ederek, insanları zor duruma düşürmek bizim insanımıza, bizim insanlığımıza, bizim insafımıza, bizim vicdanımıza, bizim inancımıza sığar mı?

Nerede kaldı bizim asırlardan beri getirdiğimiz en güzel hasletlerimizden olan yardımseverlik ve misafirperverlik duygumuz. Kendi insanımız kardeşimiz yolda çaresiz kalmış ona yardım edecek yerde lastik, zincir, çekici fiyatlarını iki üç katına çıkarmak kendine sığınan insanları misafir etmek yerine fiyatları 2-3 katına çıkaran otel sahibi fırsatçılar ülkesi olmuşuz. Yazık çok yazık… Ne günlere kalmışız haberimiz yok. Osmanlı devleti 623 yıl nasıl ayakta kaldı? Çünkü onun ordusu Mohaç Meydan Savaşına giderken bir ovada üzüm bahçesinden geçerken koparılan bir salkım üzümün ücretini aynı ağaca asan askerler bize örnek olmuyor mu?

Ne oldu bize de bu hâllere düştük, aklım bir türlü almıyor. O misafirperver yardımsever, fedakârlık duygularımız nereye gitti? Nasıl böyle bir toplum hâline geldik? Onun içindir ki çok kazanan da az kazanan da aç sağlıksız ve huzursuz yaşıyoruz. En kısa zamanda yine eski güzel hasletlerimize dönüp bizi ayakta tutan değerlerimize en kısa zamanda yeniden kavuşmamız gerekiyor. Sağlık ve esenlik dileklerimle…

        Em Sağ Yazar-Aslan Torun

 

 

 

Karamsarlık sergileyen gence cevap

 

İnternette karamsarlık sergileyen gence cevap yazan Erzincan-Kemaliye-Eğin-Grubu yazarlarından Sayın Güneş Ecer’in bize gelen maildeki köşe yazısının ilk birkaç paragrafı şöyle:

“Batı Ay’a gitti, biz hâlâ yerimizde sayıyoruz” diyerek ‘ah keşke Amerika'da olsam’ diyen bir gence cevabımdır: Onlar Ay'a çıktılar ama şehirlerinde sokaklarda yaşayan milyonlarca insan var. Üniversiteler bizimkilere nazaran 20-30 kat daha pahalı. Hastaneler de öyle. Toplu taşıma hem daha pahalı hem de çok çok az. Pandemiyi biz onlardan çok daha iyi ve etkili bir şekilde kontrol ettik. Gelişmek şöyle dursun birçok yönlerden geriye gidiyorlar. Her şey Türkiye’ye nazaran daha pahalı…

Alkolizm, uyuşturucu, fuhuş almış başını gidiyor. Eskisi gibi dünyayı sömüremedikleri için, pahalı silahlarını satamadıkları için, Orta Doğu sömürü kaynaklarını muhafaza edebilmek için savaşlar çıkartıp halkları birbirlerine düşürüyorlar. Biz ise, Karadeniz'de doğalgazı kendi sismik ve sondaj gemilerimizle bulduk ve yakında kullanmaya başlayacağız. Bu teknolojiye sahip olan birkaç ülke arasına girdik. İHA ve SİHA'larda ilk üçün arasındayız. Bütün fakir ve orta hâlli ülkeler satın almak için sıraya girdi. Sahada başarıyla kullanılınca gelişmiş ülkeleri dert sardı. Suni zekâ, yazılım, infrared, reklamcılık, dizi filmler, sağlık, altyapı, inşaat, beyaz eşya teknolojilerinde de en iyilerin arasındayız. Bu yüzden düşman uçaklarının radarlarını ve iletişimlerini bozabilir hâle geldik. Elektromanyetik ve lazer silahları yapabilen birkaç ülkeden birisiyiz. Bin yıl önce nasıl yeni savaş taktikleri geliştirdiysek, simdi de benzerlerini yüksek teknolojilerimizle yapıyoruz” diye devam eden yazı “Türkiye’yi seviyorsanız birbirinize karamsarlık satmayın. Çözüm üretin. Her çözümün Türkiye çapında olması gerekmez. Ölmeden önce geriye çözdüğünüz bir sorun kalsa kâfi. Karamsarlık bir hastalıktır, bulaşıcıdır. Sadece zarar getirir, fayda getirmez. Tek faydası, Türkiye düşmanlarını sevindirmektir...” diye son buluyor. Biz de değerli Güneş Ecer’e görüşleri ve paylaşımları için teşekkür ediyoruz. (F.A.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.