NATO tabusu yıkılıyor mu?

A -
A +
II. Dünya Savaşı sonrası dünyadaki kapitalist sistemi daha iyi işletmek için birçok kurum tesis edildi. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, BM, NATO bunlardan bazıları. Değişen şartlar ve zamanla bazı kurumların işlevini kaybettiği ortaya çıktı.
Mesela BM kurulunda beş daimî üyeden biri hayır dedi mi sorunların çözümleri rahatlıkla engelleniyor. 7 milyar insanın hayatına; toplam nüfusları bunun yarısı etmeyen bir kuruldan tek ülkenin vetosu yetiyor. Bu durumun insani olmadığı da açık. Kararların daha somut alınması ve işlevsel olması gerekiyor. 
NATO da böyle kurum. Üye ülkelerin bazıları diğerlerine göre daha eşit. George Orwell’in Hayvan Çiftliği’nde dediği gibi, “Bazıları diğerlerinden daha eşit.” NATO’nun 5. maddesi açık. Bir ülkeye terör saldırısı olursa bu diğer tüm NATO üyesi ülkelere yapılmış sayılır. Peki bu en son ne zaman uygulandı? 11 Eylül 2001’de El Kaide New York’taki İkiz Kuleleri vurduğunda. 
Türkiye terörle yıllardır mücadele ediyor. PKK, FETÖ, DEAŞ hepsiyle aynı anda belki de mücadele eden tek ülkeyiz. PKK’nın ülkemize çok haince saldırıları oldu. FETÖ bu ülkede 15 Temmuz’u yaptı. Ama 5. maddeyi NATO asla uygulamadı. 
Tüm bunlar yetmezmiş gibi NATO YPG’nin terör örgütü olarak kabul edilmesini veto ediyor. Elbette Londra’daki NATO zirvesinde her şeyin çözüme kavuşacağını beklemek abesle iştigal olur. Önemli olan derdinizi net bir şekilde anlatmak. PKK bir terör örgütü. YPG PKK’nın Suriye’deki silahlı kanadının adı. PYD siyasi kanadının adı. Yani hepsini topluyorsun ortaya PKK çıkıyor. 
Amerika ve AB ülkeleri PKK’yı terör örgütü olarak kabul ediyor da YPG’yi niye etmiyor? DEAŞ’ın birimlerini ülke ülke ayırıyor musunuz? Yoo, hayır. Ee o zaman? Türkiye buna haklı olarak itiraz ediyor. Sonra da “vay efendim Türkiye NATO zirvesinden ne elde etti” diyorlar. İyi de bazı NATO üyeleri kalleşse ne yapabilirsiniz ki? Kalkıp NATO’yu eleştirip YPG terör örgütü olarak kabul edilmeli demiyorlar da, Türkiye eli boş döndü diyorlar. 
NATO’nun Türkiye’ye yaptığı diplomasiye de sığmaz. Dün Murat Yetkin kendi sitesinden şöyle yazıyordu:
Özetle, asıl mesele YPG/PKK idiyse, ortada bir çözüm görünmüyor. Keza Suriye’ye dönecek göçmenler konusuna da bir atıf yok. Ama dünyanın bu hâlinde mevcut belirsizliği korumak da bir başarıdır deniyorsa, o tartışmaya açıktır. Bu pilav daha çok su kaldıracak, görünen o...”
İyi de tek zirvede böyle kararların hemen alınması beklenemez. Göçmenler konusunda en son konuşacak olan Avrupa ülkeleridir. Türkiye 4 milyon mülteciye bakıyor. Burada bir atıf yoksa bu AB ülkelerinin ayıbıdır. YPG’yi resmiyette terör örgütü olarak kabul edip NATO olarak etmemek de daha çok Amerika’nın ayıbıdır.  
Öyle ya da böyle NATO tabusu da yıkılıyor!.. BM gibi artık o da tartışılıyor. Bunu başaran da Türkiye’dir. Az şey değil bunlar. II. Dünya Savaşı’nın yerleşik kurumlarının itibarı her geçen gün azalıyor. 
Bu arada NATO zirvesinde alınan iki karar da önemliydi. Amerika Obama döneminden beri Asya-Pasifik’e silah yığıyor. Esas düşmanları Çin. Ne zaman bilinmez ama bir gün Amerika-Çin savaşı mutlaka olacak. NATO’nun Rusya’yla beraber yeni düşmanı artık Çin. NATO, Çin’in etrafındaki ülkeleri daha da silahlandıracaktır. 
Sırtını hep Amerika’ya dayayan AB ülkeleri de ellerini ceplerine atacaklar. NATO’nun bazı maliyetlerini karşılayacaklar. Yaklaşık 130 milyar dolar ödeyecekler. Zaten Trump da attığı tweetle başarısını ilan etti. Onun derdi rakamlar ve ülkesine para kazandırmak.
NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti mi yoksa yaşar mı zamanla anlayacağız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.