Psikologlar açıklasın!

''17 yılda 6 başkan, 8 teknik adam, sayısız futbolcu aynı sonuçla karşılaşıyorsa, başvurulacak yer bellidir''

Kadıköy’deki derbiler artık psikologlara kaldı. Futboldan, sistemden, taktikten, alan daraltmadan, önde baskıdan, araya koşu yapmaktan vs bahsetmenin pek anlamı yok. 22 Aralık 1999’dan beri 6 başkan, 8 teknik adam, sayısız futbolcu aynı sonuçla karşılaşıyorsa, bu durumu psikologlardan başka açıklayabilecek bir mercinin olduğunu sanmıyorum.
Derbide özellikle ilk 45 dakikalık bölümde futbol kalitesi beklentilerin çok altında kaldı. Hollandalı teknik adamların iki kesici (De Jong-Tolga ve Josef-Neustadter) orta saha tercihleri üretkenliğe dip yaptırdı.
Mehmet Topal ve Ozan Tufan’ı kullanamayan Advocaat’ı tercihlerinden dolayı anlayışla karşılayabilirim ama Riekerink’e ne demeli?
Savunma ile hücum arasında köprü olabilecek Selçuk’u yedek soyundurarak, 5 metre ileri pas veremeyen De Jong’u, aynı özellikli Tolga ile birlikte sahaya sürmek üçüncü sınıf teknik adam icraatından başka bir şey değildi.
Selçuk, Podolski gibi isimleri kulübede oturtarak “Kaybetmeyelim yeter”den başka bir anlam taşımayan bu kurguyla Kadıköy’e çıkan Riekerink’in, acilen gerçek yeri olan altyapıya dönmesi Galatasaray’ın lehine olacaktır.
Sezon başından beri yüzüne bakmadığı Serdar Aziz’in, ilk defa Kadıköy gibi bir deplasmanda sahaya sürülmesine hiç girmeyeyim bile...
Fenerbahçe aslında çok da iyi oynamadığı bir derbiyi Riekerink’in sayesinde güle oynaya kazandı. Tamam belki Lucescular, Rijkaardlar, Prandelliler, Manciniler de Kadıköy’de aynı akıbete uğradı ama dünkü durum bile bile ladesten başka bir şey değildi.
1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni oyun kurallarında şöyle bir madde vardı: Rakip takımın golünü ya da bariz gol şansını kasti elle oynamak suretiyle kesen futbolcu, bu hareketi sahanın neresinde yaparsa yapsın kırmızı kart görecek.  Cüneyt Çakır’ın da tek hatası Serdar Aziz’i atmamak oldu.

MAÇIN ADAMI

Van Persie

Souza çok iyi 
oynasa da o klas
 golün ve dublenin hatırına...