Ermenistan’ın Nahçıvan’a saldırısı Türkiye’ye askerî müdahale seçeneğini verir

A -
A +
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin önceki gün “Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Azerbaycan’a katılması şart oldu” dedi. Bahçeli’nin bu sözleri, Sovyet alamet-i farikası uyduruk haritalardan kurtulma amaçlı olduğu, yani Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasına İran sınırı boyunca kama gibi sokulan Ermenistan toprağını by-pass etme amaçlı olduğu düşünülerek çok tartışıldı.
Oysa meselenin çok farklı tarihsel ve diplomatik boyutları var.
Büyük bir coğrafyaya hükmeden Sovyet imparatorluğu yüzlerce irili ufaklı halkı kontrol altında tutmak için, işgal ettiği topraklardaki binlerce yıllık yerleşim düzenini altüst ederek yeni haritalar oluşturdu. Azerbaycan bu haritalara ve Bolşevik rejimine karşı çıktı. Çünkü Türkiye’nin Azerbaycan Türkleriyle bağlantısını kesmek için, önce araya bir Ermenistan Cumhuriyeti kondurulmuş, ardından aynı milletin çocukları olan Nahçıvan ile Azerbaycan arasına bir kama gibi saplanan Ermenistan toprağı yerleştirilerek, Ermenistan İran’la komşu yapılmıştı. Ruslar bu karşı çıkışın bedelini ağır biçimde ödetti. Azerbaycan’ı 27 Nisan 1920’de işgal edip yüzlerce Türk'ü katlettiler.
 
TÜRKİYE’NİN NAHÇIVAN GARANTÖRLÜĞÜ
 
Ama İstiklâl Savaşı’nın devam ettiği yıllarda Mustafa Kemal bir diplomatik atak yaparak Nahçıvan’ın statüsünün belirlenmesi, Türkiye ile Nahçıvan arasında bir sınır tesis edilmesi için adım attı. Sovyet Lideri Vladimir İlyiç Lenin, o yıllarda antiemperyalist Kurtuluş Savaşı nedeniyle “sempatik” bulduğu ve ileride kendi interlandına dâhil etmeyi planladığı Ankara’ya çok sıcak bakıyor, hatta para ve silahla da destekliyordu. Bu yüzden de Mustafa Kemal’in ısrarlarına cevap vermek durumunda kaldı. Önce dar da olsa Nahçıvan’ın Sederek bölgesi üzerinden Türkiye-Nahçıvan arasında sınır açıldı. Ardından 16 Mart 1921 tarihli Moskova Anlaşması ile Türkiye ve Sovyetler Birliği, Nahçıvan’ın garantör ülkeleri oldular. Bu anlaşmayı takip eden 13 Ekim Kars Anlaşması ile birlikte de bu garantörlük hakkı ile birlikte Nahçıvan’ın Azerbaycan’ın koruyuculuğunda bir özerk bölge olması teyit edildi. Kars anlaşmasını Türkiye ve Sovyetler Birliği ile birlikte Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan da imzaladı.
Anlaşma Nahçıvan’ın toprak bütünlüğünü hükme bağlamakta ve garantör ülkeye askerî müdahale yetkisi de vermekteydi.
 
Ermenistan’ın Nahçıvan’a saldırısı Türkiye’ye askerî müdahale seçeneğini verir
 
NAHÇIVAN’IN KERKİ BÖLGESİ DE ERMENİSTAN İŞGALİ ALTINDA
 
Oysa şu anda yalnızca Azerbaycan’a ait Karabağ değil, Nahçıvan’a ait Kerki bölgesi ve şehri de 1992 yılından beri Ermenistan işgali altında. Adı da Tigranashen olarak değiştirildi. 1988 yılından itibaren Karabağ’ın Ermenistan’a ait olduğu savıyla bölgede kargaşa ve savaş çıkaran Ermenistan, 3 Mayıs 1992 yılında Sovyetlerin dağılmasından iki yıl sonra Nahçıvan’a da saldırdı. Ama ilk saldırı yeri tam da Türkiye-Nahçıvan sınır kapısı olan Sederek bölgesiydi. Amaç, Türkiye ile Nahçıvan’ın bağlantısını koparmaktı.
Süleyman Demirel Başbakan, ortağı Erdal İnönü yardımcısıydı. Durumun vahametini varın siz anlayın. Demirel önce “Endişeye mahal verecek bir durum yok, Kars Valisi ile konuştuk, birkaç topçu atışı” diyerek olayı geçiştirdi. Ardından Ermeni milisler tek tek köyleri işgale devam etti. Nahçıvan Devlet Başkanı Haydar Aliyev’di ve Türkiye’den yardım istedi. Muhalefet Türkiye’nin garantörlüğünü hatırlatıp “Askerî müdahale” çağrısı yapıyordu. Ama bizim iki Garfield’ı yerlerinden kımıldatmak mümkün değildi.
 
“SAVAŞACAK TEK DEVLET BİZ MİYİZ? İSTEYEN GİTSİN SAVAŞSIN”
 
Demirel şunu bile dedi:
“…Savaşacak tek devlet biz miyiz? Bu duruma rağmen hâlâ niye harp etmiyorsunuz derlerse ben de o zaman kim harp etmek istiyorsa buyursun gitsin, derim!”
Nahçıvan’da Ermeni milislerin katliamları giderek artmaktaydı. Demirel ve Dışişleri yetkilileri esiyor, gürlüyorlar ama bir türlü yağamıyorlardı. Turgut Özal ise Cumhurbaşkanıydı ve onun bakış açısı farklıydı:
“Ben daha önce de söyledim dişimizi göstermezsek bu iş halledilmez ve Kıbrıs’a nasıl çıktık? Bu harekâta karşı çıkıldı mı? Bunu lafla değil, fiilen yapmak lazım…”
Uzun hikâye, o dönem Bağımsız Devletler Topluluğu Devlet Başkanı Boris Yeltsin Ermenistan’ı bölgedeki Rus askerlerini çekmekle tehdit etti vb. gelişmeler yaşandı. Ermenistan Nahçıvan’da işgal ettiği topraklardan çekildi. Ama bir yer hariç; Kerki bölgesi.
 
NAHÇIVAN TOPRAĞI KERKİ BÖLGESİ HÂLÂ İŞGAL ALTINDA
 
Kerki, yine Sovyet alamet-i farikalarından biri olarak Ermenistan toprakları içinde kalan bir Nahçıvan toprağı.
Yani hâlihazırda Nahçıvan da işgal altındaki toprağı olan Kerki’yi kurtarmak için müdahale başlatabilir ve bu müdahaleye eğer Ermenistan Nahçıvan’a saldırarak cevap verirse Türkiye’nin garantörlük haklarını kullanarak müdahale etme imkânı ortaya çıkar.
Ermenistan şu anki çatışmalarda Gence gibi Azerbaycan topraklarına saldırarak savaşı yaymak istiyor. Yani Azerbaycan’ı da Karabağ dışındaki Ermenistan topraklarına saldırması için provoke ediyor. Eğer Azerbaycan bu provokasyona gelirse, Paşinyan hemen uluslararası lobileri harekete geçirerek cıyaklayacak ve ABD ile Fransa’dan askerî destek isteyecektir. Oysa uluslararası camia Azerbaycan’ın şu anki askerî müdahalesine, işgal topraklarını kurtarma girişimi olduğu için ses çıkaramıyor.
Aynı şekilde Nahçıvan’ın Kerki bölgesini kurtarma girişimine de bir müdahale hakkının bulunmayacağını bilmekte.
Bu yüzden Nahçıvan eğer Azerbaycan ile birleşir ve özerk cumhuriyet statüsünü kaybederse, Türkiye’nin garantörlük hakkı devam eder mi etmez mi ona bakmak lâzım kısaca.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.