Yargıtay “FETÖ’nün altın kaçakçılığının üstü örtülemez” kararı verdi

A -
A +
Yargıda ne yazık ki bazen akıl almaz, birbirinden tuhaf ve hukuk dışı kararlar alınabiliyor.
Yargıtay aşağıda anlatacağım kararıyla o savcı ve hâkime “FETÖ ile mücadele nasıl yapılır” tek tek anlattı.  
Aslında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Muhammet Tayip Özdemir’in yaptığı, hukukun temel ilkelerini, kurallarını, soruşturmada uyulması gereken ve kanıt toplanmasında dikkat edilmesi gereken hususları öğretmekten ibaretti.
Gelelim mevzumuza ve tabii “nedir” diye merak ettiğiniz bu Yargıtay kararına.
Önce OLAYI hatırlatayım.
Geçen yılın temmuz ayında bir yazım(*) vardı ve “FETÖ’nün bavullar dolusu altınları ve bir ölüm tehdidi arasındaki tuhaf ilişki” başlığını taşıyordu.
Yazımda FETÖ’nün Afrika’dan Türkiye’ye altın trafiğini anlatmaktaydım.
FETÖ’cü iş adamlarının örgütlendiği Genç Afrikalı İşadamları Derneği’ne üye DENİZ kod adlı bir gizli tanık, Gülen’in talimatıyla Afrika’ya iş yapmak için gittiğini, orada Dubai üzerinden elektrik malzemeleri ithal ettiğini, ancak şansının yaver gitmemesi üzerine 120 bin dolar kaybedip Türkiye’ye dönmeye karar verdiğini, bu dönüşte kendisine Fildişi Sahili’ndeki Şafak Koleji Müdürü İbrahim Arıöz tarafından 80 bin dolar karşılığında iki büyük boy valizin içine külçe altın ve siyah bir kese içinde elmas taşıttırıldığını söylemekteydi.
Fildişi Sahili’nin başkenti Abidjan’dan bu altınları taşıyan ve adının daha sonra Mehmet Zeki Arslan olduğunu öğrendiğimiz DENİZ kod adlı itirafçı, bu altınları Atatürk Havalimanı’nda şu anda cezaevinde bulunan ve o dönem İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılığı yapan Ali Fuat Yılmazer’e teslim ettiğini açıklıyordu.
Ancak itirafçı 80 bin dolarını alamayınca ve üstelik o sıralarda Fetullah’ın sosyal medyaya düşen iş adamı Mustafa Koç’a gönderilen ananas ve tespihlerin konu edildiği ses kaydının büyük skandal olarak patlamasından sonra konuşmaması için tehdit edilmeye başlanınca Cemaat’ten kopuyor ve BİMER’le CİMER’e itirafçı olmak istediğini yazıyor. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevlendirdiği Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ahmet Yaşar Al, o sırada Çorlu’da bulunan Mehmet Zeki Arslan’ın talimatla ifadesinin alınmasını istiyor. Ve Mehmet Zeki Arslan tam darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz günü, önce ‘tanık koruma programı’na sokulup Deniz kod adını alıyor, sonra da Çorlu Cumhuriyet Savcısı Ali Kaya’ya her şeyi anlatıyor...
Fakat ilginçtir Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ahmet Yaşar Al, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriyor. Savcı kararda FETÖ’nün altın trafiğini ortaya çıkarmak yerine itirafçı Mehmet Zeki Arslan’ı ŞÜPHELİ sıfatıyla KAÇAKÇI statüsüne sokuyor. Olay kaçakçılık olarak tanımlanınca zaman aşımını işletiyor ve “Delil yok” deyip şu VAHİM İFADEYİ kullanıyor:
“Zaten Cemaat o sıralarda FETÖ terör örgütü değil.”
İşin ilginç yanı itirafçı Ahmet Zeki Arslan’ın ifadesini alan Çorlu Cumhuriyet Savcısı Ali Kaya darbe girişiminden bir gün sonra FETÖ’cü çıktığı için tutuklanıyor.
İtirafçı Mehmet Zeki Arslan takipsizlik kararı üzerine “Benim anlattıklarım böyle değildi. Kapsamlı biçimde altın kaçakçılığının nasıl yapıldığını ve altınları kime teslim ettiğimi söylemiştim” diye mahkemeye itirazda bulunuyor. Ancak Bakırköy Adliyesi’ndeki duruşma hâkimi de bu talebi reddediyor.
Oysa Afrika’da örgütlenen ve üslenen FETÖ’nün ALTIN KAÇAKÇILIĞI yaptığı gazeteci ve yazar Kemal Gümüş’ün yayınladığı “İşgalin Yapı Taşları” adlı kitabında detaylı biçimde anlatılmıştı. Hatta Atatürk Havalimanı İmamı İlyas Yağmur, Fildişi Sahili ve Senegal’den altınları ve paraları gümrük dokunulmazlıkları olduğu için Dışişleri Bakanlığı’na bağlı büyükelçiliklerdeki FETÖ’cü diplomatlara taşıttıklarını, hatta ayarladıkları yabancı diplomatları bile kullandıklarını itiraf etmişti.
FETÖ’nün altın kaçakçılığının akıl almaz biçimde kapatılmasından sonra olayı ele alan ikinci bir yazı(**) yayınlamış ve “FETÖ’nün ‘kapattırılan’ altın kaçakçılığı dosyası yeniden açılabilir mi?” diye sormuştum.
İşte bu yazımın üzerinden neredeyse 10 ay geçtikten sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Muhammet Tayip Özdemir, 23 Mart 2021 tarihinde KANUN YARARINA BOZMA talebiyle Yargıtay 7. Ceza Dairesi Başkanlığı’na bir başvuruda bulunarak  “… yapılan eksik soruşturma sonucu, verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesi yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir” dedi ve soruşturmanın YENİDEN BAŞLATILMASINI istedi.
Yargıtay Başsavcı Yardımcısı’nın verdiği dilekçede YAPILMASI GEREKENLER ders gibi tek tek anlatılıyor.
1-İtirafçı Mehmet Zeki Arslan’ın beyanlarında ismi geçen Murat isimli şahısla İbrahim Arıöz’ün gerçek kimlik bilgilerinin tespiti ve kapsamlı ifadelerine başvurulması.
2-Ali Fuat Yılmazer’in ifadesi alınarak olay kapsamında gümrük geçişlerinde şüpheliye yardım edip etmediği hususunun tespit edilmesi.
3-Gümrük biriminde çalışan personelin ifadesine başvurulması.
4-Mehmet Zeki Arslan’ın yurda giriş-çıkış tarihlerinin ve ayrıca yapmış olduğu yurt içi ve yurt dışı tüm uçuşlarının ilgili kurumlardan araştırılması.
5-Yine itirafçı Arslan’ın olay tarihi ve sonrasına ait telefon görüşmelerinin belirlenmesi amacıyla HTS kayıtlarının ilgili kurumlardan temin edilerek incelenmesi.
Bakırköy Savcısı ve Hâkiminin kararları FETÖ’nün altın kaçakçılığının ortaya çıkarılmasının tam 5 yıl ertelenmesine sebep oldu.
Umarım çok geç kalınmamıştır...
…..
(*) https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/614349.aspx
(**)https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/614377.aspx
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.