Antalya’daki açık hava müzesi kime emânet?

A -
A +

Hafta sonu, Yeni Dünyâ Vakfı’nın 20. Yıl Çalıştayı’nda konferans vermek üzere Antalya’daydım. “Osmanlıdan Günümüze Şehir Kültürü” başlıklı konuşmamda özellikle İstanbul merkezli Osmanlı kültür ve medeniyetine değindim.
Henüz çok genç sayılabilecek olan vakıf 20. yılını kutlamasına rağmen son derece olgun ve ayağı yere basan projelere imza atıyor. Bunlar arasında “Kayıp Mîrâsımız Balkanlar” projesi, benim dikkatimi en fazla çekeni oldu.
Balkanlar coğrafyasına bizi ısındıran Yahyâ Kemâl ile Ekrem Hakkı Ayverdi olmuştur. Hakikaten eskiden Rûmeli-i Şâhane denilen Balkan coğrafyası, Osmanlı kültür ve medeniyetinin ateşleyici unsuru olduğu için Yahyâ Kemâl’i daha dikkatli okumak, Balkanlar’daki Türk varlığının peşine düşen Ekrem Hakkı Ayverdi’yi anlamak gerekiyor. Ekrem Hakkı Bey ve beraberindeki heyet, Avrupa’daki Osmanlı eserlerini incelemek üzere burayı adım adım dolaşmış ve “Avrupa’da Osmanlı Mîmârî Eserleri” başlığında 4 ciltlik müthiş bir esere imza atmışlardır.
Her devrin bir dertlisi bulunur! Ekrem Hakkı Bey’in çabasıyla unutulmaktan ve yok olmaktan kurtarılan Avrupa’daki Osmanlı mîmâri eserlerinin ardından, Balkanlar’daki Türk kültürüne vurgu yapacak yeni dertlilere ihtiyâcımız olduğu kesin!
 
Antalya’nın simgesi
 
Konferansın ardından Antalya’yı gezme imkânına sahip oldum. Şehrin “Kale İçi” olarak adlandırılan ve eski şehir kültürümüzün izlerinin capcanlı göründüğü bu bölge, mîmârî ile doğanın iç içe ve uyumla nasıl yaşadığını gösteriyor.
Günümüzde Antalya’nın simgesi Yivli Minâre’dir. Denize doğru inen eğimli bir arazi üzerinde yükselen Yivli Minâre, farklı mîmârisiyle dikkat çekmektedir. Bu minâre, yaklaşık 800 yıl öncesine âittir ve limandan bakıldığında târihî kale surları ve Antalya evleri ile o kadar güzel bir görüntü vermektedir ki… Bu yüzden Antalya’nın eski gravürleri ya da yakın târihimizde çekilen fotoğraflarda, şehrin merkezinde Yivli Minâre yer almaktadır.

 Antalya’daki açık hava müzesi kime emânet?

Antalya Kale İçi
 

800 yıllık su kanalı!
 
Antalya, ticâretin yoğun olarak yaşandığı önemli bir liman kenti olduğu için asırlar boyunca pek çok kez el değiştirmiş. Bu yüzden Yivli Minâre Külliyesi onlarca yılda ancak tamamlanabilmiş. Külliyenin merkezinde yer alan câmi ise, eski bir Roma mâbedi üzerine oturmakta. 2010 yılında tamamlanan restorasyonda, câminin zemininde su kanalları ortaya çıkarılmış. Külliyenin bir parçası olan hamamdan gelen sıcak su, bu su kanallarından geçerek câmi ile medresenin ısınmasında kullanılmış.
Restorasyonun ardından üzeri camla kapatılan su kanalları, ne yazık ki henüz yeterince tanıtılamadığı için insanlar tarafından bilinmiyor! Oysa bu konu üzerinde ciddî araştırmaların yapılması ve su kanallarının şehrin târihi ile birlikte anlatılması gerekiyor.
 
Açık hava müzesi kime emânet?
 
Yivli Minâre Câmiî ve avlusu 1972 yılına kadar müze olarak kullanılmış. Neyse ki hatâdan dönülerek câmi 1972 yılında ibâdete açılmış fakat câminin avlusunda yer alan Roma dönemine âit eserler bir köşede “öylesine” bırakılmış. Avluda yer alan sütunlar ile sütun başlarını inceledim. Bunların üzerinde ne bir numaralandırma ne de herhangi bir kayıt var! Her türlü tahrip teşebbüsü ile çalınma tehlikesine açık!
Antalya’da turistlerin yoğun olarak ilgisini çeken Hadrianus Kapısı, Roma İmparatoru Hadrianus’un Antalya’yı ziyâreti nedeniyle yapılmış ve neredeyse 2000 yıldır ayakta. Antalya Müze Müdürü Mustafa Demirel’den aldığım bilgiye göre şehrin doğu kapısı ise yıkılmış ve avluda sergilenen eserler, bu kapıdan geriye kalan parçalarmış. 1972 yılından bu yana geçen 44 yılda avluda sergilenen Roma eserlerinin envanterini çıkartmak, onları kayıt altına almak kimsenin aklına gelmedi mi? Böylesine büyük bir tarihî mirasa sahip olup da bu kadar kayıtsız kalmak nasıl açıklanabilir, bilemiyorum. Gerçekten şaşırılacak bir durum…
 
Eski Antalya
 
Ahmed Hamdi Tanpınar “Beş Şehir” başlıklı kitabında, ele aldığı şehirlerin tarihi ile kültürünü ustalıkla yansıtmıştır. Tanpınar, Evliyâ Çelebi’den alıntı yaparak “Bursa sudan ibârettir” der. Zannediyorum “Eski Antalya” için de “Antalya minâreden ibârettir” denilebilir.
Zaman hızla akıp geçiyor; 21. yüzyılda şehirlerimizin modern mîmâri ile ne kadar değiştiği ortada… Bu yüzden Tanpınar’ın izinde giderek şehirlerimizin geçmişini ustalıkla anlatacak kalemlere ihtiyâç olduğu kesin!
Antalya’nın limandan görünen tarihî dokusu ile işe başlanılması gerekiyor…

Antalya’daki açık hava müzesi kime emânet?

Antalya Limanı’nın surların ardından görünüşü

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.