Özilhan'ın U dönüşü...

A -
A +

TÜSİAD Başkanı Özilhan'ın dünkü çıkışı nereden bakarsanız bakınız bir "U Dönüşü" niteliğinde... Irak'ın işgali öncesindeki en civcivli günlerde, yani Kuzeyden cephe açılsın mı, açılmasın mı konusunda en hararetli tartışmaların sürdüğü bir dönemde, ABD'ye yaptığı seyahatin dönüşünde, Özilhan özetle şunu söylemişti; "Türkiye bir an evvel Amerika'nın yanında yer almalıdır. Ülkemizin menfaati açısından böyle bir politika izlemek tek çıkar yoldur!.." TÜSİAD Başkanının bu kabil sözleri o sıralarda hayli sert tartışmalara sebep olmuştu. Ve pek çok çevreden tepki almıştı. Tuncay İlhan'ın o gün söylediklerinin başında bulunduğu camia tarafından tam olarak hangi oranda paylaşıldığı, o gürültü-patırtı içinde net olarak anlaşılamamıştı. Dünkü konuşması da, yani kısaca "Türkiye Irak'a asker göndermemelidir..." mealindeki beyanlarınin da, keza ne kadarının şahsi, ne kadarının kurumsal bir tavır olduğu yine açık değil. Bize öyle geliyor ki, Özilhan'ın TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla yaptığı bu konuşma belli bir tonda şahsi düşünceleri ön plana çıkarıyor. Konuşmanın uyandıracağı akislerden de bunu görebiliriz... Bu işin bir tarafı. Konuşmanın ana temasına bakalım; Türkiye'nin ABD yanında işgalci bir güç görünümüne gireceği kaçınılmaz olan bir durumda, ısrarla ve biraz da alışılmış üslubun ötesinde bir yaklaşımla Amerikan askerlerini topraklarımızda konuşlandırmamızı isteyen ve bunun Türk askerinin de Irak'a girmesine bağlı olduğunu bilen Özilhan, şimdi niye aksini savunuyor? Her iki halde Türkiye'de ağır basan eğilimle ters düşen TÜSİAD Başkanı (ve Yönetimi) argümanlarını pek açık şekilde ortaya koymamıştır. Öne sürülen gerekçeler bir süreden beri bazı kesimlerce seslendirilenlerden farklı değil. Genel olarak, Irak'taki destabilizasyonun ileriye dönük arzettiği belirsizlikler... Yani muhtemel iç çatışmalar, bölünmeler ve bunların Türk askerine ve bütünüyle Türkiye'ye karşı doğurabileceği tehlikeler. Bu kabil tehlikelerin mevcudiyeti zaten kimse tarafından inkâr edilmiyor. Edilebilir mi? Ama tehlikeden uzak kalabilmemiz de mümkün mü? Yani, (aman biz bulaşmayalım diyerek) uzak durmaya çalışsak bile, tehlike gitgide bize yaklaşmıyor mu? Yaklaş mayacak mı? Irak konusunda Türkiye'de ilgili kesimlerin hemen hepsinde bir kafa karışıklığı yaşandığı açıktır. Ancak, Özilhan'ın dünkü çıkışıyla, bu kafa karışıklığının TÜSİAD çevrelerinde daha fazla hüküm sürdüğü ortada. Türkiye Irak'ta inisiyatif almazsa, ki, bunun birinci şartı orada askeri güç bulundurmaktır, bu ülkede faaliyet gösteren işadamlarının gelecekteki durumu ne olur? Irak yeniden yapılandırılırken, Türk iş alemine durduk yerde, tepsi içinde pasta dilimi mi ikram edecekler? Ekonomi bir tarafa, Irak siyaseten yeniden şekillendirilirken, dengelerin sağlanmasında Türkiye nasıl etkin bir rol oynayabilir? Kürkük-Yumurtalık Petrol Boru hattına son iki ay içerisinde tam yedi tane büyük saldırı oldu!.. Bu saldırılar neyin nesi? Türkiye'yi oraya asker göndermeye zorlamak için mi? Yoksa tam tersine Türkiye'ye gözdağı vermek için mi? Yoksa mesela Kerkük-Hayfa (İsrail) boru hattını yeniden canlandırabilmek için değişik adımlar mı? Son günlerde Türkmenler dahil, Irak geçici yönetiminde yer alan kişilerin Türk askerine karşı beyanları neyin göstergesi? Bu soruları daha da arttırmak mümkün. Ortada bir gerçek var; Irak'ta durum kontrol dışı. İstihbarat şebekeleri kol geziyor. Bu ülkede etkin olmak isteyen her ülke bir şeyler yapmaya çalışıyor! Ve bize göre, Türk askerine yönelebilecek en büyük tehlike Irak halkından değil, orada cirit atan karanlık teşkilatlardan gelebilir... Türk askerinin oraya işgalci olarak gitmediği açık. İnsani amaçlı bir operasyonda görev alması sözkonusu. Ama bahsi geçen şebekelerin ajitasyon ve provokasyonlarıyla, Türk askeri üzerine husumet çekilmeye çalışılacaktır. Elbet bu konuları yetkili makamlar her yönüyle düşünmüştür veya düşünecektir. Daha önce de yazdık. Türkiye Irak'a bigane kalamaz. Uzak duruyorum dese de şartlar buna müsaade etmez. Önemli olan, orada bulunmanın şartlarını iyi oturtmaktır. Eh bu konuda da Türkiye artık acemi değildir herhalde! Önemli kuruluşlar, yardımcı olmaya çalışırken, kafa karışıklığına da yol açmamalıdır. Özilhan'ın beyanları bu açıdan da değerlendirilmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.