Besle kargayı, oysun gözünü!..

A -
A +

Merhamet maraz getirir..." sözü bu defa, İ.Ü. Rektörü Kemal Alemdaroğlu için tecelli etti galiba. Bugüne kadar, kol kanat gerdiği, üniversite içerisinde her türlü imkan ve kolaylığı sağladığı, kısacası besleyip büyüttüğü Atatürkçü Düşünce Kulüpleri (ADK) üyesi bir grup, hem de Atatürk'ü anma toplantısı sırasında, rektörü tartaklamaya girişecek kadar işi ileri götürmüş! Hatırlayacaksınız, ADK federasyonu, rektörlerin bir süre önce hükümete karşı yaptığı protesto yürüyüşü sırasında da, "Ordu Göreve" ifadesini taşıyan pankartlar açmış ve bütün ikazlara rağmen bu pankartları indirmemişti. Bundan dolayı sıkıntıya giren rektörler, yükselen tepkilere karşı, bu çeşit pankartları tasvip etmediklerini, kendilerine rağmen bu pankartların açıldığını açıklamışlardı. Rektörler yürüyüşündeki çıkışıyla ortamı geren ADK, önceki gün, muhtemelen bu vakanın da birikimiyle, Alemdaroğlu'nun alışılmışın dışında bir muamelesi ile karşılaşınca, tepkisi çok sert oldu. ADK'yi şiddete itecek kadar kızdıran şey, rektörün kendilerine ait afişleri astırmaması ve "her toplantıda olay çıkarıyorsunuz..." gerekçesiyle eylemci grubu etkinliklerden uzak tutmak istemesi. Sen misin bunu yapan!.. Şimdiye kadar "en fazla yardıma mazhar olan" ADK, (Ki, yayın organları olan Türk Solu dergisinin üniversite içerisinde serbestçe dağıtılmasından tutun da, afişlerinin neredeyse her bölümde duvarları kaplamasına kadar, kimseye gösterilmeyen bir tolerans görüyorlardı) "Atatürkçü gençlik engellenemez!.." sloganları ile Alemdaroğlu'nu dövme girişiminde bulunmuşlar. Diğer öğretim üyelerinin araya girmesiyle darp edilmekten kurtulan Sayın Rektör'ün bundan sonraki tutumu ne olur bilemeyiz ama, düzenlediği her etkinlikte olay çıkması bir tarafa, bir de kol kanat gerdiği kulüp üyelerinin kendisine taarruz etmesi, "Besle kargayı oysun gözünü!" deyişinin çok çarpıcı bir yansımasıdır. Alemdaroğlu adına sıkıntılı bir durum... Devrimciler, karşı devrimciler ve masonlar Alemdaroğlu sıkıntılı bir gün geçirirken, yardımcısı Nur Serter ise, tam tersine Masonların düzenlediği bir toplantıda büyük moral buldu... Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası tarafından düzenlenen Cumhuriyet Panelinde konuşan Serter, "Türkiye'de karşı devrimcilerin iktidarda olduğunu" iddia ederek şöyle demiş: "Türkiye'de iktidar olmak için halk oyu kâfi değil. Halkın oylarını alıp iktidar olsanız bile, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi dışında kaldığınız zaman, iktidar yetkisini kullanma hakkına sahip olamazsınız." Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Nur Serter, 27 Mayıs'ın devrimci subaylarından Albay Mehmet Emin Aytekin'in kızıdır. Genlerindeki devrimcilik, ve 68 kuşağının "sürekli devrim" yahut "kesintisiz devrim" sloganları anlaşılan Nur Hanım'ın düşüncesini şekillendiren unsurlar... Panelin diğer konuşmacısı da, yetmişli yaşlarındaki İlhan Selçuk. Ömrünü devrimlere adamış ve cuntacılıktan yargılanmış olan yaşlı kurt, "Türkiye'nin bir karşı devrim çalkantısı içinde bulunduğunu" ileri sürerek, "Bir başka siyasi iktidar için harekete geçmek gerektiğini" savunmuş... İşte böyle... "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen Atatürk'ün kurduğu, Cumhuriyetin 80. yıl panelinde, devrimcilik adına hâlâ daha 1930'lu yılların faşizan görüşleri savunuluyor. Bu durumda sorgulanıp irdelenmesi gereken iki husus var; Birincisi, egemenlik kayıtsız şartsız millete ait ise, iktidar için neden halk oyu kâfi değil? Milletin üstünde bir güç mü var? Varsa kim veya kimlerdir? İkinci nokta da şu; Masonların "Büyük Üstat" konumundaki başkanı Demir Savaşçın demiş ki, "Masonlar laikliğin güvencesidir." Bilindiği gibi Atatürk Mason Localarını, "ülkeye zararlı kuruluşlar" diye kapatmıştı. Acaba Atatürk'ün yaptığı mı yanlıştı, yoksa Savaşçın'ın söyledikleri mi doğru değil? İkisi birden doğru olamaz da!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.