Harikasınız G.Saraylı futbolcular!

A -
A +

Song, yani G.Saray defansının yönetmeni, üç Dünya Kupası oynamış yıldızı, geçtiğimiz hafta para problemi yüzünden idmana çıkmayınca, Gerets tarafından Gençler maçında kadroya alınmadı. Ve tabii ki yer yerinden oynadı. Maç sonrası kameralara konuşan G.Saray'ın yeni yıldız yöneticisi Adnan Polat, "Song'un davranışı hiç de uygun değildi. Kendisinden özür dilemesini bekliyoruz" dedi. Hemen ardından da G.Saraylı futbolculardan Song için bir görüş geldi; "Ne özrü... Adam haklıyken neden özür dilesin..." Song, maçın ertesinde idmana çıkmış. Bu hafta oynar mı, oynamaz mı bilemem ama, G.Saray takımının bu haliyle şampiyonluğa oynaması, bana göre dünya futbol otoritelerince mercek altına alınıp incelenmeli, hatta bizim üniversitelerde bile araştırma konusu yapılmalıdır... Haaa G.Saray'ın yeni yönetimi mi? Vallahi eskisinden pek farklı değil galiba... Uğur'un iyi ki haberi çıkmış! Gençlerbirliği'nin genç yıldızı Uğur Boral'ın, çok değil bundan yaklaşık bir ay önce, F.Bahçe'yle anlaştığı haberleri çıktı. Hatta Başkan İlhan Cavcav da bu işe bozulduğu açıklamıştı. Yani haber dört dörtlük idi... Yani doğru idi... Allah'tan öyle olmuş... Çünkü aynı Uğur, biri penaltı olmak üzere, yüzde yüzlük dört golü Galatasaray filelerine bırakamazken, beş adet tam ayağına göre frikik atışını da dağlara taşlara yolladı. Şimdi Uğur'un başka bir takımla anlaşmış olduğu haberinin çıktığını düşünebiliyor musunuz? Ya da hakkında hiçbir haber çıkmamış olduğunu? Tümer burada, Sergen nerede? Ünlü yıldızımız Sergen Yalçın, F.Bahçe maçında bir oynadı, pir oynadı... Ama aradan ne kadar geçti bilmiyorum, aynı futbolcu ortalarda yok. Sakat deniyor. Doğrudur. Ne zaman sağlam oldu ki? Şimdi Tigana, bu bir sezonda iki maç oynayan futbolcu ile yola devam edecek mi? Bütün mesele bu mu ki... Durun Kartal Yuvası'ndaki mesele bitmedi... Tümer Metin, klası var ama tuhaflıkları da olan bir yıldız... A.Gücü maçından sonra rakip futbolcuyu az kalsın marizliyormuş. Temsilci de rapor etmiş... Neden? Hem de, galibiyeti getiren o harika golden sonra... Büyük başın derdi de büyük oluyor... Avni Aker iflas etti! Trabzonspor takımını bugün üç büyüklerin arasına katan, lig şampiyonluğunun bu kente taşınmasında en büyük faktör, hiç kuşkusuz, Avni Aker Stadı'nın atmosferidir. Çünkü, bırakın diğer takımları, üç büyükler bile sezon içi puan hesaplarını yaparlarken, Trabzon'da oynanacak maçların karşısına sıfır çekerlerdi. Ama ya şimdi? Gelen yeniyor, giden yeniyor... Tribünlere bakıyorum, örneğin en son Denizlispor maçında olduğu gibi, terk edilmiş kovboy kasabası... Yani yeni transfer, yeni hoca, yeni yönetim falan boş... Önemli olan stadın boş kalmaması ve 30 yıl öncesinin atmosferine bürünmesi... Yazıyı da 12'den sonra yazdık ama... Fulya nihayet! Beşiktaş'ın geleceği olarak nitelendirilen Fulya Projesi, basından okuduğum kadarıyla, Beşiktaş Belediyesince onaylanmış. Şimdi kazma vurulacak ve de en önemlisi Beşiktaş'ın en ciddi baş ağrısı dinecek. Acaba mı? Bilmem ki... Transfer yaklaşıyor... Fulya'nın kulübe akıtacağı meblağ, yine yarın gönderilmek için kulüp aranacaklara mı akıtılacak? Bilmem ki... Ama bilinen o ki, yönetim artık muhalefeti bahane gösteremeyecek... Hakan Şükür'e ayıp ettin Erman! Bak sevgili dostum Erman Toroğlu; bu ülkedeki, yerli, yabancı her futbolcu için kendilerini yere atıp, hakemi kandırıyorlar dersin de, bir tek Hakan Şükür için diyemezsin. Çünkü Hakan'ın böyle kötü bir alışkanlığı olsaydı, G.Saray'ın iç-dış saha maçlarında kazandığı penaltı, kazandıklarının yirmi-otuz katı olurdu. Ve Hakan da o penaltılardan, şimdiki attığının o kat kadar fazlasını atardı... Bilmem anlatabildim mi? Sevgili Erman; sen bu işle uğraşacağına, maçlarınızın amigo yorumcularını hizaya getir! Anelka'nın ufu işe yaradı! F.Bahçe'nin ünlü yıldızı Anelka, bildiğiniz gibi Konyaspor maçının devre arasında uf oldu ve bulunmaz iğneyi vurdurmak için Paris'e uçtu... Kırk sekiz saat sonra döndü ve dönüşünün hemen bir gün sonrasında da yine o bulunmaz iğneyi yaptırmak için Paris'e gitti. Bu ne biçim iğne böyle? Ya da bu ne müthiş bir iğneci? F.Bahçe'nin tonla para döküp yaptırdığı sağlık tesislerinde bu iğneden ve bu iğneciden yok mu? Ama neyse... Anelka'nın bu ufu Daum'un birbirinden ayırmaya bir türlü cesaret edemediği üçlüyü bozdu. Dolayısıyla orta alana koşan bir fazla adam girince, F.Bahçe kontratak da yapmaya başladı. Yani takımın futbolu, bu sakatlıktan sonra olumlu etkilendi... Ne garip değil mi? Kimi sakatlıktan ağlar, kimi de sevinir... Eeee, kavanoz dipli dünya dememişler boşuna... M.Hanefi kelinden öpülmek için mi alındı? F.Bahçeli Tuncay, hemşehrisi olduğundan olsa gerek, her golünden sonra, şayet kulübeye getirilmişse, Mahmut Hanefi'yi sıfır tıraşlı başından öpüyor. Şık ve güzel... Peki, bu Mahmut denen genç ki, ümit milli takımımın kaptanı falan, hiç mi oyuna giremeyecek? Örneğin, Diyarbakırspor maçı... Yahu, insanda biraz insaf olur... En azından Mahmut için değil, Ümit Özat için... Sol Campell! Gazeteler, İngiliz Milli Takımı savunmasının göbeğinde oynayan Campell'in, F.Bahçe tarafından transfer edileceğini yazıp duruyor. Aklımın ermediği nedir biliyor musunuz? Ortega, Anelka ve en sonunda da Campell... Yani nerede problemli oyuncu varsa, hooop F.Bahçe'ye... Hani, daha önce de olduğu gibi, testi kırılmadan yazalım dedik de... Sonra da F.Bahçe düşmanı derler... O yazdıklarımız dikkate alınsaydı, şimdi Anelka da giderse ki, ne kadara gideceği belli değil, sadece Ortega'dan 7.5 milyon dolar kaybedilmezdi. Avantaj kimde? Tabii ki günün sorusu bu ... F.Bahçe mi, G.Saray mı? Şu anda ikisi de derbiye kadar puan kaybetmezler. Öyle görünüyor. Derbiye puan puana girerler de, F.Bahçe maçı kazanırsa, lig orada biter... Yok derbiden de puan puana çıkarlarsa, o zaman şans G.Saray'dan yana geçer... Çünkü, Trabzonspor-F.Bahçe maçı lider için hiç de kolay olmaz... Ama küçük bir ayrıntıya girmek istiyorum. F.Bahçe kupa sebebiyle rakibinden daha sık maç oynayacak. Bu avantajdır. Çünkü bizim futbolcu istim üzerinde kalır. Yani, bir dahaki maç nasıl olsa bir hafta sonra deyip, ipe un sermez... Harika basketbol maçları ve Efes Pilsen! G.Saray Cafe Crown- Efes Pilsen ve F.Bahçe- Ülkerspor maçları müthişti. Hele hele F.Bahçe-Ülkerspor maçı... Ben hayatımda böyle maçı az izledim. Takımların birbirleri karşısında 8-9 sayı farkla öne geçmelerinin aynı maçta üç -dört defa tekrarlanması pek yaşanmış değildir de ondan... Bu arada Efes Pilsen'i, Cibona Zagreb karşısındaki muhteşem galibiyetinden dolayı da kutlarım... Bu takım, Türkiye'nin, uluslararası spor arenasındaki bana göre, devamlılığı açısından bir numaralı gurur kaynağıdır. Dostum, okul arkadaşım Tuncay Özilhan'ı bir kere daha kutluyorum... Tabii ki Pano'yu da bir kere daha anmak gerekir... Erhun'un harika çocuğu! Erhun Ateş, bizim İlker Ateş'in oğludur. O da medyanın içinde... Beşiktaş TV'de çalışıyor. Erhun, bana göre, son yılların en mükemmel televizyonculuğunu yaparak dokuz yaşındaki harika çocuk Muhammed'in maç görüntülerini yayınladı. Bütün televizyonlar bu kasetin peşinden koştu. Allah bu Muhammed'i Türk futboluna bağışlasın... İlker, sen de merak etme; senin Erhun da harika çocuk oldu... Fatih Tekke'nin müthiş golüne karşıyım! F.Bahçeli Tuncay, kendi atabileceği golü Nobre'ye attırdı. Dün de Yozgatlı'ya attırmıştı. Hakan Şükür de aynı ikramı Hasan Kabze'ye yapmıştı. Peki, ya Trabzonsporlu Fatih? Szmykowiak 30 metre depar atmış, bomboş gelmiş, topu yuvarlayacaksın, o da golü yapacak. Herkes Polonyalıya değil sana koşacak... İşte mesele bu... Ya maç golsüz gitseydi ve de o çalımı Denizlili yemeseydi, ne olurdu? Buradan bakarsak, zor Batılı olabildiğimizi görürüz. Merdiven boşluğu kandırmacası! Öyle şey yok, sevgisi Yunus Yıldırım! İyi bir hakem oldun. Tamam ama, temsilciye kulak verip, merdivenlerin boşaltılmasını neden bekliyorsun? Sana da böyle bir talimat veren olduysa, vay halimize! Sen düdüğü çalarsın, maç başlar, temsilci merdivenleri raporuna yazar ve ceza neyse kesilir. Ya, yarın aynı saatte başlaması gereken iki-üç maçtan birinde, kasten merdivenler dolu tutulur da, maç 15-20 dakika geç başlatılırsa, ne olacak? Bunları geçeceksiniz... Vallahi destur deyin beyler! Gazetede okuduğumda gözlerim yerinden çıkıyordu az kalsın... Milliler, Dünya Kupası'na gidememiş olmalarına rağmen, 7 trilyon prim almışlar. Açıklayan Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin... Yani devletin ta kendisi... Pes doğrusu! Acaba Almanya'ya gidebilseydik, bu rakam kaça çıkacaktı? Şimdi bu konuyla ilgili gensoru veren milletvekillerine bir başka yol göstermek istiyorum. Gidin, Dünya Kupası'na katılan ülkeler kaçar para dağıtmışlar, bunu öğrenin... Ve de bir gensoru daha verin... Çünkü, bu ülke arpalık değildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.