Arda nasıl uf oldu!

A -
A +

Geçtiğimiz hafta sonuna doğru, yani bizim Moldova ile oynadığımız hazırlık maçından kısa bir süre sonra, Barcelona tarafından Arda’nın kasığından sakatlanmış olduğu ve üç hafta sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Meğerse Moldova maçında da bu yüzden oynamamışmış... Finlandiya maçını perşembe gecesi oynamıştık... Moldova maçına kadar dört gün geçmişti. Hani diyorum acaba Antalya-Eskişehir hattında kankalar mı ziyaret etti Arda’yı? Televizyoncu falan gibiler...

Ve atletizm patladı!

Bakın bu sütunların yazarı, mesleğe başladığı 50 yıl önce bile “Ülkemizde uzun mesafe koşucusu (maraton veya on bin metre) dışında, ne erkek ne de beş bin metre bayan atlet çıkar” diye yazmış kişidir. Rahmetli Ruhi Sarıalp tarihî imza olarak durur arşivlerde. Tabii ki devşirmeler gelmeye başladığında kıpırdanma olur sandılar ama onlar da bizim coğrafyaya uyacaklardı zamanla... Ve nihayet ilaççılar patladı ve ne kazandık ise hepsini geri aldılar... Siz siz olun ülke spor planlayıcıları, gidin Doğu Anadolu’dan uzun mesafeci Anadolu çocuğu arayınız! Federasyon Başkanı da “Artık onlar ancak sokak yürüyüşü yapar” diyerek bence dik durdu.

Kösem Sultan FOX’un kurbanı mı oluyor ?

Magazin sayfalarını okumam. Çünkü onun bunun adamı içindir... Ama şu Fox TV’de yayınlanan Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisinin resmen harcanmak üzere olduğunu sanıyorum... Yahu beyler; dizi gece saat 23.15’ten itibaren ekrana geliyor. Peki, “prime time”da ne var? Saçma sapan bir dizi... Hani acaba bizim Osmanlı tarihimizi anlatan dizi Amerikalıları rahatsız mı ediyor? Öyle bir saate koyalım ki, yapımcıya yarın “Reyting almıyor diye kaldırıyoruz” gerekçesi öne sürelim... Ne bileyim yahu! Aydınlatsanız iyi olur jimnastikçi haber sunucusunun kanalı!

Ofsayt kralından...
Lig maçlarımızı, yorumcuların fazla uçuşları yüzünden televizyonun sesini kısarak izliyorum artık... Ancak maç sırasında birçok telefon da alıyorum. Fenerbahçe’nin Karabük maçı sırasında gelen sesler, ben saymam da, van Persie’nin ofsayt rekoru kırdığını söyleyip durdu. Sonrası mı? Malum; kıl payı ofsayttan kurtulup ayağına takılan Sow’un şutunu gol yaptı. Hep derim ya, şansın olacak bu dünyada... Volkan oyuna girecek, Sow dururken. Sonra Volkan on dakikada artistik yaptığı için kenara alınacak ve Sow girecek... Falan filan...

Sen misin Galatasaray’a yenilen!
Pazartesi günü ekrana dikkat kesilmişken bir alt yazı beni güldürdü mü desem, şaşırttı mı desem... Fenerbahçe Kadın Basketbol takımının başına Fırat Okul isimli bir koç getirilmiş... Yani, üç senede şampiyonlukları dolu olan yabancı şutu yemiş... İşte Aziz Bey’in tek yaşam felsefesi; şampiyonluk falan hikâye, yeter ki Galatasaray’ın takımlarına yenilme... Çünkü divana, kongreye gelen yeni neslin kanı da böyle dolaşıyor... Eeee yakında da kongre var be...

O ne presti öyle!..

Bendeniz, bu futbolun prese dayalı yeni biçimi sahneye konmaya başlandığından bu yana, hiçbir yerli takımda Gençlerbirliği’nin, Beşiktaş’a ilk devre yaptığı prese rastlamadım. Alanyaspor bile Fenerbahçe karşısında ancak 28 dakika, bunun daha teknik gösterisini yapmıştı. Sonrası mı? İflas ve farklı yenilgi... Ama en ilgi çekici, daha doğrusu mide kaldırıcı olanı Ümit Özat’ın Şenol Güneş için söyledikleri oldu... Tabii ki iki hocanın hakem nezaretinde (!) kapışması da...

Bol santrforlu yanlış hesap!

Hep şaşar dururum. Neye mi? Şu bizim teknik direktör portföyünün içinden çıkan bazı bol santrforla gol atılacağını sanan isimlere... Abdullah Avcı kardeşimiz ciddi başarısına önce Mustafa Pektemek’le sonra da Adebayor’la neredeyse set çekecek. Hele hele üçü birden Manisa’da sahaya girince, üç puan da, lideri yakından korkutmak da gitti. Acaba dünyanın ünlü futbol firmaları, tek santrfor bile kullanmadan mı oynuyorlar?

Fabri, Tolga ve Beşiktaş taraftarı...

Ne yazmıştım geçen hafta bu sütunlarda? “Yarın Fabri sakatlanıp kaleye Tolga geçtiğinde onun aleyhine tezahürat yapanlar maçlara hangi yüzle gelecekler” demiştim... Vallahi dört günde cevap aldım... Mazlumun ahını almayacaksın arkadaş!

Tudor uyanınca...

Elime Galatasaray kadrosu geçince şöyle bir sıralama yaptım kafamda... Yani arka bloku dörtlü dizdim. Dizdim de yine de maç başlamadan “Dur Kemal” dedim. Baktım dörtlü dizildiler. Kaydırmalı dörtlü de olsa Tudor hizaya gelmiş. Gelmiş mi, getirilmiş mi, onu buradan bilemem... Ben teknik adamın iyisini hep elindeki malzemeye göre oynatan olarak bilmişim...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.