Gerçekten olacak mı Nihat ve Fikret Beyler?

A -
A +
Geçtiğimiz çarşamba TFF Başkanı Nihat Bey’le, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Fikret Orman’ın ortak basın toplantısını yakaladım ekranda... 
Önemli açıklamalar yaptılar ve soruları cevaplandırdılar. Kulüplerin saltanat devri bitiyor galiba... Ne var ki, kitaba yazılanlar acaba uygulanacak mı aynı zamanda? 
Çünkü bir Kulüpler Kanunu vardır bizim Meclis’te, yaklaşık 12-13 senedir uyuyan... 
Sakın ona benzemesin!    
 
Ballı ve Akın neyi anlatıyor?
Fenerbahçe’nin idmanları veya kulübün futbolla ilgili hemen hemen her görüntüsünde Volkan Ballı var. Ballı kim mi? Aziz Başkan döneminde aynı görevi yapıp, sonra, gerekçesi bende saklı, görevden alınan kişi... Eh öyleyse gel Koç’un yanına... 
Devamla Aziz Başkan’ın görevlendirdiği eski futbolculardan altyapı ile ilgili Şenol Çorlu da postalanmış... Yetti mi? Hayır! 
Bugünkü yönetimde bulunanlar kısa pantolonla dolaşırken veya bebekle oynarken bu Didem Akın, sarı-lacivert formayla mücadele veriyordu. Son olarak da kadın takımın idari menajerliğinde ter döktü. O da şutu yedi. Yahu bu ne rövanş be Ali Bey? 
Peki, Aziz Başkan dilini mi yuttu acaba? Bitti mi? Hayır! Haftaya da bir başka rövanşı yazacağım. 
 
Vay be Bahri Kaya!
Bizim Bahri Kaya kardeşimiz şu anda Çorumspor’un teknik direktörü... Hey gidi günler hey! Vefa Stadı’nın zımpara zemininden Fenerbahçe’ye aktarılışında rolüm vardı. Aslanlar gibi hak etmişti. Bahri hâlâ Bahri... Geçenlerde bir lokantada karşılaştık ve anılarımızı tazeledik. 
Bu Bahri bilir misiniz, 3 Temmuz patlamasının fitilinin de ateşlendiği merkezdir. Giresunspor’da teknik direktörlük yaparken... 
 
Galatasaray kazandı da...
Malum mahkeme sonuçlandı ve Galatasaray’ın bugünkü yönetimi iki yıl daha görevde kaldı. Neyse, ama genel kurulun mali olarak bir yönetimi ibra edişinden sonra idari olarak ibra etmeyişine hâlâ bir anlam veremedim. Yahu ey Galatasaraylı üyeler; size göre, mali yönden iyi işler yapmış olan nasıl oluyor da idari olarak faul yapıyor? 
Yani şu; mali durumdan olumlu not alan idari olarak doğru işler yapmış demek değil midir? 
Siz en iyisi bir uzman doktora görünesiniz.  
 
Afrika hâlâ Afrika...
Afrika Uluslar Kupası maçlarını izledim. D Smart iyi bir hizmet sundu. Ancak ne var ki, Afrikalı, sanırım öyledir, ekran arkasındaki görevliler insanın aklını alacak nitelikte iş yaptılar. Ne doğru dürüst bir izleme, ne pozisyon takibi, ne önemli bir olayda kalıcı olmak gibi maç yayıncılığında sınıfta kaldılar. Demek ki gelecek şampiyonaya Avrupalı birileri gerekiyor. 
Ya bizim spikerler? 
Korner diyor, aut atılıyor, ofsayt diyor, serbest atış yapılıyor. Biraz eğitim lütfen!
 
Madagaskarlı 11 numara...
Afrika Kupası’nda herkesi şaşırtan bir takım vardı. Madagaskar idi bu futbolcu topluluğu... Aralarında bir 11 numara vardı ki, müthiş... İsmi mi? Vallahi okumak da zor, yazmak da... Yaşı 31 imiş. Teknik direktörü onu Tunus maçında son on dakikada oyuna alarak intihar etti. Bizim kulüplerin müthiş (!) araştırmacı ve gözlemcileri acaba bu oyuncunun farkına vardılar mı? 
 
Ve Beşiktaş patladı!
Yok yok öyle kötü anlamda değil bu patlama... Ankaragücü’nün radarına takılan ve iyi işler yapan Amerikalı transfer edildi. Hemen sorayım; neredeydiniz o günlere kadar ey futbolun üstadı kulüpler? Atınç da yuvaya dönüyormuş. Eeee akıl akıldan üstündür diye bir laf vardır. Galiba bu defa Beşiktaş taraflarında dolaşıyor. 
 
Mesele Yusuf...
Trabzonspor elindeki kıymetlerden Yusuf’a talip olan Fransa’nın Lille Kulübü’ne, “20 milyon avro” fiyat biçmiş. Olur mu olmaz mı bilemem ama Karadeniz’in bu ne zamandır iyi yönetilemeyen kulübü, şimdilerdeki başkanı ve yöneticileri ile birlikte sağa sola akıl satıyorlar. Ve sanıyorum ki, tarihte gelen altı şampiyonluğun ana sırrının ne olduğunu da kendilerinden öncekilere nazire edercesine çözdüler. 
 
Sözüm ona ileri kafalar...
Mehmet Şevket Eygi’yi kaybetmiştik. Kendini hakiki gazete sanan BirGün ile bir zamanların hakiki gazetesi Cumhuriyet “Gerici yazar” diye başlık atmışlar. Tabii ki onların eteğindeki ekranlar da aynı yakıştırmayı yaptı. Aslında kimin ilerici kimin gerici olduğu ortadadır. Baksanıza babaları 15 Temmuz’u bile “Kontrollü darbe” diye yorumluyor. Eeee sen birilerinin evine sığındın da, niçin Tayyip Kardeş’im gibi meydana çıkamadın? Nasılsa kontrollü değil miydi darbe?
 
Acaba Kadıköy’e huzur geldi mi?
Bu sütunlarda sık sık sporun dışına çıkarım. Birkaç defa da Kadıköy semtindeki gece yarıları, hatta sabahlara kadar süren sokak rezaletlerinden söz etmiştim. Konu ile ilgili başta Sayın Kadıköy Belediye Başkanı ve bu gürültülü işlerle ilgili devlet yapısından Ergün Bey’le yaptığım telefon görüşmelerimden sonra bizim sokaktaki kaldırım ve ev önü rezaletleri neredeyse yok olacak kadar azaldı. Umarım tam olarak da biter... Yine de gösterilen hassasiyete teşekkürler! 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.