Bizim şampiyonların yani Süper Lig ile Türkiye Kupası şampiyonlarımızın maçı, Süper Kupa içindi. Maçın kimin tarafına kupa getireceği belli değildi ama çoğunluk Trabzonspor'a oyunu kullanırdı.
Garantici başladılar
Oyunun ilk yarım saati al sana, ver bana gibi karşılıklı kontrol planı içinde geçti. İki takım da savunmalarını garanti altında tutabilecek oyun planıyla oynamaya çalışıyordu. Bu arada Trabzonspor'da kurulmuş olan orta üçlü sabit bir ön liberosu olmadığı için zaman zaman orta alandaki pas alış verişlerinde kayba uğruyordu ama Sivasspor'da da bu zaafı değerlendirmeye aday bile göremedik. Hele hele Gradel'in sanki bütün rakip oyuncularını çalımla geçebileceği gibi bir gösterisi vardı ki hiç sormayın.
Yabancılara ders
Bu arada ben iki hocamı da, kazananı da kaybedeni de kutluyorum. Bizim ülkemiz içine gelmiş ne pahalı ama hiçbir şey oynatamayan yabancılar seyredip duruyoruz çünkü. Bu arada gidilmesi gelinmesi çok zor olan Olimpiyat Stadı'nda bir Süper Kupa finalinin bu kadar çok seyirci toplaması da gerçekten bizi çok mutlu etti. Tabi ki bu tablo, hele hele Trabzonspor'un özellikle ilk yarım saat sonrasında sergilediği oyun İstanbul'un üç büyüğünü acaba ne kadar rahatsız etti merak ediyorum.
Santrfor aramakta çok güçlük çeken, bulduklarını da çabuk elden çıkarmaya çalışan büyük kulüplerimiz Cornelius'un şöyle bir final oyununda iki tane gol atışıyla acaba hiç utandılar mı?
Abdullah Hoca 60. dakikadan sonra Cornelius'u oyundan alarak çok yabancı hocamıza strateji doğrusunu gösterdi. Hatırlarsanız F.Bahçe İsmail'i bu yüzden geçtiğimiz çarşamba akşamı kaybetmişti.
Evet Trabzonspor 4-0'la Süper Kupa'nın sahibi olup alkışı hak ederken, Rıza Hoca'nın Sivasspor'u da farklı kaybetmesine rağmen ligde hayli can sıkabileceğinin sergisini yaptı.
MAÇIN ADAMI: Cornelius