Seçimlerin karşılıklı yenilenmesi mi? Fesih yetkisi mi?

A -
A +
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören değişiklik paketinin bir çok maddesi “hayır” cephesi tarafından mecrasından saptırılarak tartışılmakta. Bazı maddelerin sadece bir kısmı gündeme getirilmekte, diğer tarafı ise bilinçli olarak maniple edilmekte.
Son günlerde maniple edilen maddelerden biri de, Türkiye’de, 367 krizine benzer, çok ciddi bir siyasi krize girildiğinde başvurulacak olan, seçimlerin karşılıklı yenilenmesini öngören düzenleme ile ilgili.
Anayasa değişiklik paketinin “TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi” başlıklı 11. maddesinde, “TBMM, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla (360) seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu hâlde TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanı’nın seçimlerin yenilenmesine karar vermesi hâlinde TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır” hükmü getiriliyor.
Düzenlemeden de açıkça anlaşılabileceği gibi, bu düzenlemede cumhurbaşkanının meclisi tek taraflı olarak “fesih hakkı” yok. Cumhurbaşkanı siyasi krizleri önlemek için Meclisin seçimlerinin yenilenmesine karar verdiğinde, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de eş zamanlı yenilenmesi kararını vermiş oluyor.
Aynı hak Meclis için de geçerli. TBMM, üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu ile cumhurbaşkanının görevini sonlandırıp seçim kararı alırsa, aynı zamanda kendi seçimlerinin de yenilenmesi kararını almış oluyor. Burada da tek taraflı bir fesih yok.
Bu hususta itiraz edilen diğer bir husus, cumhurbaşkanın meclisin seçimlerini yenilemesinin daha kolay olmasına rağmen, meclisin bu hakkı kullanmasının zor olduğuna ilişkin. Ancak, Türkiye siyasal kültürünün kriz üretmeye meyilli yapısı göz önüne alındığında, böyle bir düzenlemenin gerekçesi daha iyi anlaşılabilir. Cumhurbaşkanının görev süreleri sabittir. Meclisin çoğunluğunun cumhurbaşkanı ile farklı siyasi gelenekten gelmesi durumunda, daha az bir oranla meclis cumhurbaşkanının görevini çok kolay sonlandırabilir. Örneğin görev süresini, seçildiği yıl sonlandırması durumunda, cumhurbaşkanının bir dönemlik hakkı kaybolmuş olur. İkinci kez seçildiğinde aynı işlemi bir kez daha meclis uygularsa bu sefer ikinci dönem hakkı da sonlanmış olur.
Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin seçilme şartları farklıdır. Cumhurbaşkanı yeniden seçilebilmek için yüzde elli oy almak zorundadır. Ve görev süreleri sabittir. Ancak milletvekillerinin seçilmesinde bir süre kısıtlaması olmadığı gibi, bir vekilin tekrar seçilmesi cumhurbaşkanından çok daha kolaydır.
Dolayısıyla “seçimlerin karşılıklı yenilenmesi” meselesinde meclisin bu hakkı kullanmasının beşte üç çoğunluğu ile düzenlenmesine bu açıdan bakmak gerekiyor.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini eleştirenler, hâlâ parlamenter bir bakış açısıyla meseleye yaklaşıyorlar.
Fesih hakkı daha çok parlamenter sistemlerin tarihsel seyri içinde ortaya çıkan ve bu sisteme özgün bir uygulamadır. Ancak diğer bazı hükûmet modellerinde de bu uygulama çeşitli şekillerde bulunmaktadır.
“Fesih” kavramı anayasa hukuku literatüründe, “devlet başkanının görev süresi dolmamış, yasama meclislerinin görevini sonlandırması” olarak tanımlanır. Yasama meclislerinin kendi görev sürelerini sonlandırıcı mekanizmalar da yine anayasa hukuku açısından “fesih” olarak tanımlanır. Bu işlem ise bir erken seçim kararıdır.
Fesih hakkı uygulaması İngiliz parlamenter geleneği içinde kralların, meclisin görev süresinin sonlandırılması uygulamasına dayanmaktadır. Diğer parlamenter sistemler de bu uygulamayı İngiliz geleneğinden zaman içerisinde almışlardır.
“Fesih hakkı” parlamenter monarşilerde krallar tarafından, cumhuriyetlerde ise cumhurbaşkanları tarafından kullanılmaktadır. Zaman içerisinde, kralların doğrudan parlamentoları fesih hakkı ülke uygulamalarına göre farklılaşmıştır. Örneğin bazı ülkelerde cumhurbaşkanı ya da kral doğrudan bu hakkı kullanmaya devam ederken; bazı ülkelerde “karşı imza kuralı” denen bir uygulama ile hükûmetin ya da parlamentonun görüşünün alınması zorunluluğu getirilmiştir. Çoğu uygulamada krallar ya da cumhurbaşkanları için hükûmet ya da parlamentonun görüşü istişare niteliği taşır. Bağlayıcılığı bazı ülke uygulamalarında yoktur.
Türkiye’nin mevcut anayasasında, meclisin feshi iki sebebe bağlıdır. Birincisi, anayasanın 116. maddesinde düzenlenen “hükûmetin 45 gün içerisinde kurulamaması”ndan kaynaklanan cumhurbaşkanının fesih yetkisidir. İkincisi ise, 102. maddede düzenlenen cumhurbaşkanının dördüncü tur oylamada da TBMM tarafından seçilememesi durumundaki kendiliğinden fesihtir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemindeki seçimlerin yenilenmesi meselesine “fesih” diyecekseniz hiç olmazsa “karşılıklı fesih” kavramını bari kullanın da toplumu yanıltmayın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.