Gerekirse bin yıl hatırlatılmalı

A -
A +
Bugün itibarıyla 28 Şubat darbesinin üzerinden 22 yıl geçti. İcra ediliş yöntemi olarak daha önceki darbelerden farklı olduğu için 28 Şubat darbesi, “postmodern darbe” olarak adlandırıldı.
Böyle bir adlandırma bir gerçekliğe işaret etmekte. Çünkü modern dönem darbelerinde doğrudan silah kullanıldığı hâlde, 28 Şubat’ta ise medya bir silah olarak kullanılmıştır.
Post modern kuramcılar, içinde bulundukları dönemi tarif ederlerken öne çıkardıkları önemli hususlardan biri “gerçekliğin üretilmiş bir şey” olduğudur. Gerçekliğin yerine üretilen sahte gerçeklik, bir imgeden, yanılsımadan ve simülasyondan ibarettir. Bu sahte gerçekliğin algısı, hedef kitlede daha gerçekmiş gibi gösterilmeye çalışılır.
Bu sahte gerçekliklerin üretiminin merkezinde medyalar yer alır.
İşte 28 Şubat darbe sürecinde de medya, toplumun bir kısmının devlete tehdit olarak gösterilmesinde ve algının üretilmesinde sonuç alıcı bir silah olarak kullanılmıştır.
Söz konusu dönemde, kendisini ana akım medya olarak sunan gazete ve televizyonlar aylarca darbenin gerçekleşmesi için sahte haberler üretmişler. Tehdit ve güvensizlik algısının oluşturulabilmesi için özel manşetlerle yalan haberlere imza atmışlardır. Gazetelerin yazarları, televizyonların yorumcuları üretilen yalan haberleri, darbenin fonksiyonel aktörleri olarak yorumlamışlar. Hedef kitleyi, darbeye ikna için hazırlamışlardır.
Sadece bir gazetenin bir günlük ön sayfasına bakmak bile 28 Şubat darbesinin gerçekleşmesinde medyanın nasıl kullanıldığını çok net bir şekilde ortaya koyar.
Dönemin medyasından sadece bir örnek vereceğim. Örnek, 12 Haziran 1997 tarihli Hürriyet gazetesinin birinci sayfası olacak.
Söz konusu tarihteki, Hürriyet gazetesinin manşeti, “gerekirse silah bile kullanırız” şeklindedir. Bu manşet birinci sayfada haberleştirilirken, “durum” başlığı altında sırasıyla; “İç ayaklanma tehdidi”, “Devlet işgal altında”, “Siyasi İslam cephesi”, “Ordu çökertilmek isteniyor” ve “PKK ile iş birliği yapıyor” ara başlıkları özel bir güvenlik grameri ile öne çıkarılmıştır. Bu tip bir içerik yeterli olarak görülmemiş olacak ki, haber askerî bir bakış açısıyla dizayn edilmiş, “Sonuç” başlığı altında, “kimse tarafsız kalamaz”“karar” başlığı altında ise “gerekirse silah kullanırız” ara başlıkları tercih edilmiştir.
Bu başlıkların sağ tarafında tehdit algısını somutlaştırmaya dönük özel olarak üretilmiş başka bir haberin başlığı, “Cumhuriyeti yıkma planının fotoğrafı” şeklindedir. Bu haberin “en sivri isimler” ara başlığının altına, Refah Partili siyasetçilerin isimleri sıralanmış,  en başa ise rahmetli Necmettin Erbakan’ın adı yerleştirilmiştir.
Bu haberin diğer ara başlığı, “rakamlarla irtica” şeklindedir. Haberin “Kur’ân Kursları” ve “İmam Hatip Liseleri” şeklindeki yan başlıklarında rakamsal veriler sıralanmış ve bu kurumlar “irticanın yuvası” olarak gösterilmiştir. “Destek Veren İslami Sermaye” başlığında, “Özellikle Öne Çıkan Şirketler”, “Siyasal İslamcı Medya”, Siyasal İslamcı Kuruluşlar”, ve “Destek Veren Ülkeler” ara başlığı ile isimler sıralanmış ve inandırıcılığı artırmak için rakamsal veriler kullanılmıştır.
Gazetenin ön sayfasının ortasına, “Batı Harekât Grubu Kuruldu” ve “DYP’li Sönmez: Hükûmet Gitmez ise İhtilal Olacak” haber başlıkları yerleştirilmiştir.
Yine ön sayfanın sol tarafında, gazetenin 8 yazarının al alta yazı başlıkları anonslanmış. Baş yazar Oktay Ekşi’nin yazı başlığı manşetle uyumlu bir şekilde “Gerekirse silah da kullanırız” şeklindedir. Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök “Nereye kadar”, Ankara Temsilcisi Sedat Ergin“Askerin müdahale doktrini”, Tufan Türenç, “Hâlâ ne bekliyorsunuz”, Emin Çölaşan, “İşte size irtica brifingi” ve diğer yazarlar da benzer içerik ve başlıklarla darbenin fonksiyonel aktörlüğünde görevlerini hakkıyla icra etmişlerdir.  
28 Şubat medyası, darbe çağrısı yapan haberlerinden sonra en çok öne çıkardıkları içerikler magazin öncelikli olanlardı. Hürriyet’i yayına hazırlayanlar işi şansa bırakmamış olacak ki, söz konusu tarihteki gazetenin ilk sayfasında darbenin magazini niteliğinde sayılabilecek bir haber tercih etmişler. “Ayseli Hanım Şevki’nin üzerine yürüdü” başlığı ile Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz’ın fotoğrafını birinci sayfaya yerleştirilmişler.
Gazetenin ön sayfası bu haberlerle süslendikten sonra, sayfanın en altına iş bitirici bir hamle olarak, iri puntolarla “Hoca’ya bir hafta süre” başlığı ile son bir darbe indirilmek istenmiş.
Gazetenin ilk sayfasında bu başlıkların dışında başka da bir haber yok. Devlete tehdit olarak gösterilen kesimlerin ya da dönemin sivil ve demokratik siyasetçilerinin görüşlerine iğne ucu kadar bile yer verilmemiş.
28 Şubat darbesi, medya sayesinde başarılı olmuştur. Psikolojik harekâtın büyük kısmını medya üstlenmiştir. O dönemde psikolojik harbin aparatı olan bazı gazeteci ve köşe yazarları, bu günün medyasını sert şekilde eleştiriyorlar. Medyanın kötüye gittiğini söylüyorlar.
Bunları söyleyebilmeleri için önce kendilerinin geçmişine bir bakmaları gerekiyor. İyi bir şey görürlerse şimdi konuşsunlar. Ama geçmiş orda duruyor.
Darbelere karşı toplumsal hafızayı diri tutmak için darbeyi, darbecileri ve onlara destek verenleri hatırlatmaya devam edeceğiz. Gerekirse de bin yıl hatırlatmalıyız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.