“1989 ruhu”

A -
A +

31 Mart yerel seçim öncesinde ve sonrasında, CHP’li birçok siyasetçi “1989 ruhu geri geldi” diye açıklama yaptı. “1989 ruhuna uygun hareket etmenin” erdeminden bahsetti. 
CHP’liler “1989 ruhu”na seçim heyecanı ve başarısı üzerinden anlam yükleseler de, aslında bu dönem toplumsal hafızada “rüşvet skandalı” ile hatırlanır.
CHP yöneticileri, 1989 ruhunun, sadece seçim başarısı ile değil tüm yönleri tekrar dönme endişesini yaşamış olacaklar ki, yerel seçimlerin hemen ardından Afyon’da “CHP’li belediye başkanları çalıştayı” düzenlendiler. Bu çalıştayda da belediye başkanlarının “harcamalarda ve mali işlerde” uyacakları kuralların da yer aldığı 7 maddelik yerel yönetim ilkesini benimsediklerini açıkladılar.
CHP’ye yakın bazı gazeteciler, söz konusu ilkelerin belirlenmesini, 1993’te patlak veren İSKİ skandalının bir benzerinin tekrar CHP’li belediyelerde yaşanmasının önüne geçmek olarak yorumlamışlardı.
Belediye başkanlarını bir yerde toplayıp ilke açıklamakla, seçim beyannamesinde “şeffaflıktan” bahsetmekle, “temiz belediyecilik” yapılmıyor.
Seçimlerin üzerinden daha birkaç hafta geçmeden CHP’li belediye başkanlarının kendi akrabalarını yoğun bir şekilde işe yerleştirdikleri ortaya çıkınca “1989 ruhu” ile ilgili bu köşede şöyle bir yazı yazmıştım:
“CHP, 1989 yerel seçimlerinde (o zamanki adıyla SHP), seçim kampanyasında “siyasi ahlak” sloganını kullanmış ve seçmene “temiz yerel yönetim” vaadinde bulunmuştu. Söz konusu seçimlerde de sekiz büyükşehirden altısını kazanmıştı.
Ancak çok geçmeden, 1993’te İstanbul’da İSKİ skandalı patlak verdi ve Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluklarından biri ortaya çıktı.
İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel, İSKİ’de çalışan ve sekreteri olan biriyle eşini aldatınca, eşi de bu aldatılmayı içine sindiremeyerek, gazetecilere kocasının yolsuzluklarını açıklamıştı.
Ergun Göknel, paravan şirketler kurulmasını sağlamış, bu şirketler İSKİ’nin açtığı klor alımı ihalelerine girmiş ve değerinin katbekat fazlasına klor alımı gerçekleştirilmiş gibi gösterilerek büyük menfaat elde etmişti. Ayrıca açılan soruşturma ile birlikte İsviçre ve ABD’de gizli hesaplar ortaya çıkmıştı.
CHP geleneğinin, yerel yönetimlerde düşüşü de bu yolsuzlukların ortaya çıkmasıyla başladı.
Toplumun hafızasında söz konusu yolsuzluklar önemli bir yer ettiği için de CHP uzun süre genel seçimlerde olduğu gibi belediye seçimlerinde de istediği başarıyı elde edemedi.
Üzerinden bir hayli zaman geçtiği için CHP 31 Mart seçim kampanyasında 1989 seçimlerine benzer şekilde “siyasi ahlak”, “kayırmacılık” ve “liyakat” gibi sloganları öne çıkardı.
Ancak daha seçimlerin üzerinden 6 ay bile geçmeden CHP’li belediyelerden her gün yeni bir kayırmacılık haberi geliyor.
CHP “kayırmacılık” yapmayacakları sözüne benzer şekilde seçimden önce yeni kazandıkları belediyede çalışan mevcut işçileri işten çıkarmama sözü vermişti. Ama seçilen birçok CHP’li belediye başkanının ilk icraatı birçok çalışanı işten çıkarmak oldu.
Muhalefette iken “siyasi popülizm” yapmak kolaydır. Muhalefet partileri, yerel yönetimlerde kazandıkları belediyeleri, “muhalefet konforu” ile yönetemeyeceklerinin farkına çok geçmeden varacaklar...”
“Şeffaflık”, “siyasi ahlak”, “kayırmacılıktan kaçınma” gibi sloganlar kâğıt üzerinde iyi durur. Kürsülerde halka hitap ederken bu kavramları rastgele kullanmak, konuşmacıya iyi bir his verebilir.
Ama uygulamada bu ilkelerin hiçbirine uyulmadığında, birileri de söylenenleri hemen hatırlatıverir.
Ankara’da CHP’li belediye başkanı Mansur Yavaş ile CHP eski milletvekili ve hâlen parti üyesi olan Sinan Aygün arasında, “25 milyon dolarlık rüşvet isteme” tartışması patlak verdi.
İSKİ skandalında olduğu gibi, tartışma yine içerideki ya da taraflar arasındaki anlaşmazlıklar üzerinden kamuoyunun gündemine geldi.
Kendisinden, “25 milyonluk rüşvet” istendiğini söyleyen Sinan Aygün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu konu ile ilgili önceden bilgilendirdiğini söylüyor. Kılıçdaroğlu’nun, aracı olması ve yaşanan sorunu halletmesi için kendi yardımcısını görevlendirdiğini iddia ediyor.
CHP’yi yakından takip eden Ankaralı gazeteciler, ortaya saçılan iddiaların daha “buz dağının görünen yüzü olduğunu” belirtiyorlar.
Ortaya saçılanlar zaten tam bir skandal...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.