Futbolumuza mavi boncuk yağıyor!

Sıralayalım: Tahkim Kurulu'nun onayladığı Bursaspor cezasını kaldırma kararı; mavi boncuk!.. Play-off uygulaması; büyüklere ve yayıncı kuruluşa büyük birer mavi boncuk!.. Play-off uygulaması için hafta aralarına maçların konulması, bu arada Türkiye Kupası karşılaşmaları, milli maçlar, kulüplerin Avrupa Kupaları maçları; sonuç ortada!.. "Her gün at yarışı olur" da, "maç olmaz" mı; olur da, vatandaş, hem de "şaibeli" bir lig oynanırken, "8 günde 3 maça nasıl para yetiştirecek"; statların "boş kalması" nasıl önlenecek; hiç araştıran, soruşturan var mı?.. "Ben yaptım oldu"; tamam da, acaba mavi boncuk dağıtmaktan öteye ve de gündem değiştirme çabasından başka, futbolumuza ne faydası olacak?.. Kadınların ve çocukların statlarda "ayrı" tribünlere "ücretsiz" alınması; bir zamanlar panayırlarda, fuarlarda, sanatçıların, şarkıcıların "Kadınlar Matineleri vardı"; ondan menkul galiba; tek kelime ile "göstermelik bir gündem değiştirme ve mavi boncuk kararı" daha!.. Devamı da "hemen" geldi zaten; "seyircisiz maç" yerine, "sadece kadınların ve 12 yaş altı erkekler de dahil çocukların seyredeceği maç cezası" konuldu; "sadece büyük kulüplere yarayacağı çok açık olan" bu değişiklik de eyyamın dik âlâsı!.. Bir zamanlar Kadınlar Hamamı'na götürülen "bazı" erkek çocuklarla ilgili çıkan tartışmaların artık stat kapılarında da olması kaçınılmaz: "O zamanlarda" hamamcı: "Hanım hanım babasını da getirseydin bari, bu çocuk değil, kocaman adam; baksana neredeyse bıyıkları terliyor!.." Anne: "Benim oğlum daha çocuk ayol, biraz irice de sen büyük sanıyorsun, sunun şurasında 10 yaşına yeni bastı!.." "Şimdi"; kapı görevlisi: "Hanım hanım, bari babasını da getirseydin yanında; bak hüviyetinde 15 yaşında olduğu yazıyor, bunu içeriye alamam!.." Anne: "Aman be oğlum, görüyorsun ufacık, tefecik, kim anlayacak 15 yaşında olduğunu, taa 2 saatlik yoldan geldik, hadi alıver bizi içeri!.." Ya "Şike soruşturması kararının sezon sonuna bırakılması"; eyyamın şahikası!... Baştan beri, zaman kazanmaya çalışan, asıl gündemi gözlerden kaçırmaya çabalayan ve de "kaçak" güreşen Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'a soruyorum: Açıklanacak olan iddianamedeki iddialar ve deliller "şike ve teşvik primi kanaati oluşturmuyorsa" bugüne kadar sızan ya da sızdırılan iddialarda adı geçen kişilerin yönettiği kulüplerin takımları, zamanında aklanmak yerine, "ligin sonuna kadar şike ve teşvik primi şaibesi altında" nasıl oynatılacak; bu nasıl bir vicdani kanaat olacak?.. Bitmedi, tam aksine iddianamede, "şike ve teşvik primi iddialarını doğrulayacak ve bir kanaat oluşturacak" kadar belge ve delil varsa, lig sonuna kadar "bu suçları işlemiş" yöneticilerin, üstelik "hâlâ yöneticilik yaptıkları" bir süreçte, takımlarının ligde oynamaya devam etmelerine nasıl izin verilecek?.. Dahası da var; mesela "şike kanaati oluşmuş yöneticilere sahip olan" bir takım, ligin sonunda puan cetvelinin son üç takımı arasında kalarak "küme düşmüşse" ve siz de sezon sonunda bu kulüp hakkında "şike kararı vermek" zorunda kalırsanız, ne yapacaksınız sayın Aydınlar? Ligi oynayarak Bank Asya Birinci Ligi'ne düşmüş bir takımı, "şikeden dolayı" bu defa Spor Toto İkinci Ligi'ne mi düşüreceksiniz; yoksa "iki düşme eşittir bir düşme" diyerek, Bank Asya Ligi'nde mi bırakacaksınız?.. Dahanın da dahası var; peki "sezon sonunda takımları küme düşen" kulüplerin yöneticileri, "Biz şikeden dolayı küme düşen takıma (ya da takımlara) şu kadar puan kaybettik, bu takımları zamanında düşürseydiniz, biz bu puanları kaybetmeyecek ve küme düşmeyecektik" diye itiraz ederlerse ve CAS'a kadar giderlerse ne olacak?.. Sayın Aydınlar, yoksa, "hükümdarın atına, 1000 altın karşılığı bir yılda konuşma öğretmeye talip olan" ve de "Bre aman, at hiç konuşma öğrenir mi; ilân ettin, öğretemezsen kelleni vurduracak" diyen yakınlarına "Bir yılda ya hükümdar ölür, ya ben, ya da at, ama o bir yılı bey gibi yaşarım ya" cevabını veren "ihtiyar" at bakıcısına mı özendiniz?..