Reis mi, Başkan mı?..

A -
A +

Türk Dil Kumru Sözlüğü'nde, "aynı" anlama geldiğini zannettiğimiz iki kelime için "şunlar" yazılıdır: Reis (İsim - Arapça): 1. Başkan. 2. Lider. 3. Küçük tekne kaptanı. Başkan (İsim): 1. Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis. 2. Bazı ülkelerde devletin ve hükümetin başı. Benim derdim spor, ben spor yazarım, peki bir "spor yazısında" durup dururken "başkan" ve "reis" sözcüklerini neden alt alta ve "sözlük anlamları" ile yazdım?.. Dedim ya, derdim spor ve bu iki sözcüğü yazmamın sebebi de, federasyon ve kulüp başkanlarının "ne olması ve ne olmaması" gerektiğini anlatmak!.. Bakınız sosyolojik ve tarihsel gelişimi içinde "reislik", insanlık tarihinde "kabile" döneminden , bizim tarihimizde ise "önemli bir yeri olan" Akdeniz'deki "Türk Korsanları" sürecinden beri, yönettiği grubu ve topluluğu "kendi adamları ve de kendi adamı olmayanlar" olarak ayıran bir yönetim sistemidir; "liyakat" yerine "sadakat" ister, "bilgi" yerine "biat" bekler!.. "Sadakat ve biat" yoksa, "kelle ister" ve alır, dahası "kendinden olmayanların yeri", kabile ise "karşı dağdır"; eğer korsan gemisi ise, "deniz seviyesinin altındaki bölümde forsa zincirleridir!.." Başkanlık ise, eğer "kelimeyi çağdaş anlamında kullanıyorsak", elbette ki, demokrasinin, hem de "katılımcı" demokrasinin, karşılıklı saygı-güven ve eşitliğin işlediği bir çarkın yönetim sistemidir!.. Kimseyi aldatmayalım, kimsenin de kimseyi aldatmasına izin vermeyelim ve açık açık söyleyelim; bizde federasyonların yönetimleri de, kulüplerin yönetimleri de "kanunda, tüzükte, yönetmelikte, statü de, orada, burada ne yazarsa yazsın" uygulamada "çok az sayıdaki istisnaları hariç", tamı tamına "reislik" sistemidir!.. Üstelik görürüz ki, arada bir spor medyamızın anlı ve de şanlı isimleri, "sempati duydukları" kulüplerin "tüzükleri ile taban tabana zıt olan" bu "reislik" yönetim sistemini "kabullenmiş", hem de "överek kabullenmiş" olarak "Bizim kulüpte başkanlık sistemi vardır" diye yazmakta yarışırlar!.. Hiçbirisi düşünmez ki, "ortak akıl" her zaman "tek kişinin aklından çok daha yararlı ve çok daha az hatalı işler yapar" ve "tek kişinin aklı ile yönetilen kulüpler için" günlük pırıltılı başarıları bir yana bırakırsak, "uzun vadeli yarınlar" için ufuk giderek kararır ve son pişmanlığın fayda vermeyeceği günler, sonunda gelir çatar!.. Dünde de, bugünde de "bu yazdıklarımı doğrulayacak", bu yazdıklarına "örnek olacak" çok federasyon, çok kulüp ve onların bir çok başkanı vardır!.. Son örnek çok çarpıcıdır; "reis" Turgay Demirel'in başkanlığındaki Basketbol Federasyonu ile "başkan" Erol Ünal Karabıyık başkanlığındaki Voleybol Federasyonu'nun arasındaki, "başarı yarışı" neyin ne olduğunu çok iyi ortaya koyuyor; tam da La Fontaine'in bir hikâyesinde yarıştırdığı "Tavşan ve Kaplumbağa" gibiler!.. Reis'in "her türlü imkana kavuşmuş" Federasyonu ile Başkan'ın "kendi yağıyla kavrulmaya çalışan" Federasyonu'nun "yol haritaları-hedefleri-başarı çizgileri" ortada!.. "Yeni çıktı"; bir de, 3 Temmuz'dan beri, "başkanlık" bir yana "reislik" sistemini bile aratanlar var; onlara söyleyecek söz bile bulamıyorum!.. "Ötekilerin" peşinde koşanlara üzülmemek elde değil, Başkan'a hak ettiği alkışları vermek ise bizim görevimiz!.. Kadın voleybolcularımızı, hocalarını, yöneticilerini alınlarından öpüyorum; inanıyorum ki, doğru yoldalar ve yarınlarımız ümitle dolu!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.