İki Adam!..

A -
A +

Grip-soğuk algınlığı karışımı bir "ufak" hastalık yüzünden 3 gündür evde TV başında istirahat ediyorum. Türk TV'lerinde "iç karartıcı ve moral bozucu" bir yığın haberi art arda izlerken, sağlık-huzur-mutluluk aramaktan başka bir şey istemeyen Türk insanına, tabii onların içinde ben de varım, TV kanallarımızın "reva gördüğü" bu "iç karartıcı psikolojik işkenceden dolayı" acımamanın mümkün olmadığını düşünüp durdum ve kendi kendime de sorup durdum; "Neden?.." İşte "böyle günlerden birinde" pazartesi gecesi bir haber ve bir program beni "gözlerimi nemlendirecek kadar" duygulandırdı; Türk Futbol Tarihi'nin ve Dünya Futbol Tarihi'nin "iki dev adamına dairdi", bunlar!.. Haber; Lefter Küçükandonyadis'in , "zatürre teşhisi ile Amerikan Hastanesi'nin yoğun bakımına kaldırıldığını" bildiriyordu; Eurosport'da "canlı olarak yayınlanan" programda ise, Guardiola'lar, Messi'ler "yılın teknik adamı ve yılın futbolcusu olarak" ödüllendiriliyorlardı; ama beni etkileyen ne Messi idi, ne Guardiola; beni etkileyen ve "gözlerimi nemlendiren adam", FIFA Başkanı Blatter'in elinden "FIFA Başkanlık Ödülü'nü alan" Sir Alex Ferguson idi!.. Benim çocukluğum, gençliğim ve spor yazarlığımın ilk yılları "Lefter Küçükandonyadis" ile geçti; onu seyretmek, onu yazmak bir insan için sadece keyif ve mutluluk değil, adeta bir onurdu!.. "Oynadığı sürece" Türkiye'de "futbol ve futbolcu" denince aklımıza gelen "ilk" isimdi, o!.. Tam bir futbol cambazı, hayır hayır sihirbazı idi; yetmedi, gene meramımı anlatamadım, o bir "futbol üstadı", gene yetmedi; "üstad-âzâmı idi"; büyük ve bazıları "efsane olmuş" çok Türk futbolcusunu seyrettim, yazdım, çizdim ama "onun gibisini", bir Türk futbolcusu olarak yarım asırdır bir daha göremedim sahalarda, bakınız, "gönül ibresi Galatasaray'a dönük" bir spor insanı, bir spor yazarıyım; yarım asırdan fazla da "bu işlerin içindeyim"; onun için rahatça söyleyeyim ki; "Neden Galatasaray'da değildi" diye "gerçekten" hayıflandığım tek futbolcudur, Lefter!.. "Lefter yoğun bakımda"; bu haber gözlerimin önünden bir film şeridi gibi, öyle bir "yarım asır geçirdi" ki, gözlerimin nemlenmesi, "Lefter'li" bu çeyrek asrı anlatabilmem için, biliyorum hiç yeterli bir tablo olmayacaktı!.. İnşallah, "iyileşir" ve evine sağ salim döner; ey Türk insanı, hep beraber dua edelim!.. Eurosport'taki "Ballon D'Or 2011 Ödül Töreni" ise, beni hemen hemen hiç etkilemedi; Guardiola'nın ve Messi'nin ödül alacakları belliydi; beni etkileyen Sir Alex Ferguson'a verilen "FIFA Başkanlık ödülü" oldu!.. Bilmem ki, "Sir" gibi bir spor adamı, bir futbol adamı, bir daha ne zaman Dünya Sporu'na, Dünya Futbolu'na gelebilecekti?.. Hiç abartmadan yazıyorum, acaba kaç asır içinde?.. Blatter ödülü vermeden, kürsüde "onu anlatırken", salonda bulunan talebesi Wayne Rooney gibi, benim de gözlerim doldu; "sporun evrensel etkisi idi", beni çok duygulandıran; o İskoç'tu, üstelik "efsane olmayı" Manchester United gibi bir İngiliz Kulübü'nde hak etmişti; ödülü alırken "çok ama çok duygulanan" ise bendim, bir Türk vatandaşı!.. Kendi kendime sorup durdum; mesela neden bir Fatih Terim, bir Mustafa Denizli, Sir Alex Ferguson'un İngiltere'de "tırmandığı" bu inanılmaz zirveye, Türkiye'de ulaşamadılar; hatta çeyreğine bile varamadılar; evet, acaba neden?.. Sadece "onların değil", hepimizin "aynaya bakarak" kendimize sormamız gereken soru da "bu" değil miydi, zaten; "neden?.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.