Onlar ve biz!..

A -
A +

Biz, en azından sporumuzda, suçu halının altına süpürmekte, suçluya "En az cezayı nasıl verebiliriz" diye koşuşturmakta ne kadar usta isek (Yoksa acemi miyiz; genelde yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz da), elin oğlu tam tersini yapıyor; ne üne, ne unvana, ne kim olduğuna bakmadan, hatta "elinde somut deliller bile olmadan", hakkında "suç isnadı varsa" ve de "suçlu kanaati uyandıracak" bir görüntü ile karşı karşıya kalınmışsa, "gereğini" yapıyor; vay "iddianın muhatabı" olan kişiye ve kuruluşa!.. İşte son örnek; Amerikan Anti - Doping Ajansı (USADA), sadece Amerika'nın değil, dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı ve büyük sporcularından olan "efsane" Lance Armstrong hakkında "doping yapmış olabileceği" iddiasıyla soruşturma başlattı!.. Aktif sporculuğu döneminde "500'den fazla doping testinden temiz çıkmasına" ve de "uzun süren" FBI soruşturmasında da "dopingle ilgili bir olaya karıştığı tespit edilememesine" rağmen, Armstrong hakkında "yeni bir soruşturma başlatan" USADA, "bugüne kadar" kaç ünlü Amerikalı şampiyonun "başını yedi"; say say bitemez; içinde "olimpiyat şampiyonları, dünya şampiyonları, dünya rekortmenleri de olan" portföy, "geri alınan kupalar, rekorlar, madalyalar ve unvanlarla dolu!.." Armstrong, soruşturma için "Cadı avı" diyor ama, USADA'nın "insafı yok"; eğer "doping yaptı" kararına varırsa, "efsane" şampiyonun 7 Fransa Bisiklet Turu şampiyonluğu da dahil olmak üzere, kazandığı bütün kupalar, madalyalar, unvanlar geri alınacak!.. Tarihte "en ünlüleri de dahil", hiçbir bisikletçiye nasip olmamış bir rekorla "üst üste 7 Fransa Bisiklet Turu birinciliğine ulaşmak" Lance için "çok zordu"; ama "USADA'dan temiz raporu almak", bu "destanlar yazdığımız" inanılmaz başarı maratonundan çok daha zor olacak!.. Büyük Şampiyon'a Allah kolaylık versin!.. Kuyt!.. Dirk Kuyt, "müthiş" bir isim ve "müthiş" bir transfer!.. Ama bir soru, zihnimi meşgul ediyor; belki de "tarihinin en kötü Liverpool'u olan" bir takımda geçen sezon "neden doğru dürüst oynayamadı" ve neden "Mehmet Topal'ın bonservisinin 6 milyon euro ettiği" bir transfer piyasasında, "Umut'un bir yıllık kiralandığı" paraya (1 milyon euro) tapusuyla satışa çıkarıldığı hâlde, İngiltere başta, Avrupa'da bir kulüp çıkıp "büyük kariyerli" bu futbolcuya talip olmadı?.. Dahası, "Türkiye" denilince, "bonservis bedellerinin yukarılara tırmandırıldığı" bu piyasada, "Kuyt gibi bir futbolcu" nasıl ve neden 1 milyon euro'ya satıldı?.. Palavracılar!.. Gırtlağa kadar borç içinde yüzülüyor!.. UEFA "Mâli kriterleri", hem de "Beşiktaş'a, Gaziantepspor'a, Bursaspor'a çok daha hafif sebepler" ile verdiği cezalarla, 2014 sezonundan itibaren "sıfır toleransla uygulayacağını" gösteriyor!.. Ve benim anlı ve de şanlı medyam, hâlâ "uydurduğu" palavralarla, bonservisleri "çift rakamlı" milyon euro'lar olan futbolcuların "takımlarımıza transfer olacağını" yazıp duruyor!.. Hani derler ya; "Ya hesap bilmiyorsun, ya dayak yememişsin"; işte tam o misal!.. Beşiktaş'ı batırmamış!.. Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni soruyor; "Sayın başkan, Beşiktaş'ı batırdığınız konuşuluyor; Beşiktaş'ı batırdınız mı?.." Yıldırım Demirören cevap veriyor; "Elbette hayır!.." *** Beşiktaş'ın olağanüstü genel kurulunda Beşiktaş Başkanı Fikret Orman açıklıyor: "26 Şubat'taki mâli genel kurulda toplam borç 406 milyon 412 bin 519 lira olarak açıklanmıştı. Net bilânço borç toplamı 31 Mart 2012 itibariyle 580 milyon 994 bin 498 liradır." Hımmm, "batırılmamış" ama, "koca Beşiktaş'ın itibarı" ne olmuş acaba; sadece "Avrupa Kupaları'na katılabilmek için UEFA'ya 'gerçek dışı' beyanda bulunmakla kalınmamış", dahası "Beşiktaş camiasından ve genel kurul üyelerinden de 'parasal gerçekler' de saklanmış!.." Ve "aynı genel kurulda", Başkan Orman'ın açıkladığı "şu" tablo, "Beşiktaş'ın batırılmadığını (!)" da zaten çok açık bir şekilde ortaya koyuyor: "Demirören dönemi ve sonrasında göreve gelen yönetimler; - 2014 sonuna kadar gişe hasılatı kullanamayacak, - TFF gelirleri 2016-17 sezonuna kadar temlikli (31 Mart 2012 itibariyle kullanılamayacak gelir tutarı, 190 milyon 406 bin 207 lira), - Net borç 580 milyon 994 bin 498 lira, - Yıldırım Demirören'e borç 100 milyon lira, - Dava ve icra takibi borçları 50 milyon lira, - 142 dava nedeniyle artan bor ç yükü yüzde 50, - Fulya projesindeki zarar yaklaşık 20 milyon euro (Yüzde 67 Beşiktaş, yüzde 33 müteahhit olan hisse dağılımının, inşaat ana sözleş mesinde yüzde 40 Beşiktaş, yüzde 60 müteahhit olduğu tespit edildi), - Avrupa'dan men cezasıyla gelir kaybı 15 milyon lira, - 2012 yılı bütçesi 219 milyon 301 bin lira (Gelirler toplamının 219 milyon 301 bin lira, giderler toplamının 219 milyon 70 bin lira ve gelir fazlası 231 bin lira.)" Büyük bir kriz döneminde gazeteciler Süleyman Demirel'e "Türkiye batıyor mu" diye sormuşlar ve "şu" cevabı almışlardı; "Türkiye kayık mı ki, batsın?.." Yıldırım Demirören "çok haklı"; Beşiktaş kayık mı ki, batırsın?.. Bu nasıl yönetim?.. Daha dün bir bugün iki; Beşiktaş yönetiminin hâline bakın; istifalar, ithamlar, iddialar; ortalık toz duman; "iyi niyetli" Başkan'ın üst üste yaptığı gaflar da cabası!.. Anadolu Efes - Beşiktaş Milangaz basketbol maçında, "kendilerine ayrılan locada bazı Beşiktaşlı yöneticilerin yaptıkları" ise, Beşiktaş'ın "itibarlı ve ağırlığı olan" bir yönetime ihtiyaç duyduğu bu kriz dönemi için, tam bir talihsizlik!.. Gazetelere "Beşiktaş camiası, içkiyi fazla kaçırıp, kendilerine yakışmayan davranışlarda bulunan yöneticileri tartışıyor" etiketiyle geçen ve üstelik "önce" bizzat Başkan Fikret Orman'ın locaya gidip uyardığı, sonra "çirkin tablo aynen devam edince" Ahmet Nur Çebi'yi göndermek zorunda kaldığı olay, Beşiktaş için kötü sinyaller veriyor; yakın zamanda "yeni" bir genel kurul yapılırsa şaşmamak gerek!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.