Terim'in yüzü gülüyor!..

A -
A +

Adnan Öztürk'e rağmen" Fatih Hoca'nın "Melo'yu istediği" ve hatta "Olmazsa olmaz" mertebesine getirdiği belli oldu!.. Haklı mı; "haklı olup olmadığını" anlamak için Selçuk'a sormak bile yeter; Selçuk'un vereceği cevap bellidir ve Galatasaray'ın geçen sezondaki şampiyonluk yolculuğunda "Selçuk - Melo ikilisinin mükemmel uyumu ve skora gol olarak da, gol pası olarak da açık etkileri" ortadadır!.. Fatih Hoca "bu ikiliyi bozmak istemiyor" ve üstelik "Şampiyonlar Ligi'nde de iş yapacağını düşünüyor"; neden bu ikiliyi değiştirip kumar oynasın ve risk alsın; üstelik özel çabası ile Melo'nun bonservis bedelini 7 milyon euroların altına bile düşürme fırsatı ayağına kadar gelmişken?.. Terim "her mevkide alternatifli bir kadro kurmak istediğini" de açık açık söylüyor; öyleyse "2 transfer daha olacak" açıklamalarında işaret edilen yerler hemen hemen belli; Hakan Balta'nın sol bek mevkii ile sakatlık - ceza - formsuzluk günlerinde Selçuk'un yerine "oyunu öne taşıyacak ve de gol de atacak" bir orta sahacı!.. Yani, Terim'in kafasında "forvet transferi" yok!.. Terim, bu iki yere sadece "yedek" düşünmüyor, Şampiyonlar Ligi'nde bile "doğrudan oynayacak" kafa adam arıyor!.. "Kim olur"; aday var, "karar henüz yok"; fiyat düşürülmek ve "en faydalı olacağı almak için" sabır ve itina gösteriliyor!.. "Terim'in adayları" sır gibi saklanıyor; "başkalarının devreye girip fiyat arttırmamaları" için!.. "İsimler" yönetimden sızmazsa, Terim'in ağzından kimse alamaz!.. Ekrandaki görüntüsüne bakıyorum; 10 gün önceki "sıkıntılı" Terim değil, yüzünde neredeyse "güller açacak!.." Ne var ki, "transferler" iyinin de ötesinde, ama iş "transferle bitmiyor"; ötesi çok daha zor ve "büyük" riskleri de beraberinde getiriyor!.. Bir babanın ardından!.. Nedense çoğunlukla "anaları yazarız"; babalar "gölgede kalır!.." Sevgili Hasan Sarıçiçek'in perşembe günkü yazısındaki bir bölümü okurken, gözlerim nemlendi ve rahmetli "babam" gözlerimin önünden geçti!.. Nasıl bir duygu fırtınası içinde anlatmıştı sevgili Sarıçicek "büyük" kaybını ve "büyük" acısını; "Bir ulu çınar devrildi Dulkadiroğlu hanesinden, kuş gibi uçtu gitti cennete babacığım... Meğer ne zormuş baba acısı! Kelimeler düğüm düğüm boğazımda... Hıçkırıkları yudumluyorum, gözyaşıyla karışık. Allah'ım, bu acıya alışmak kolay mı?.." Alışıyor sevgili Hasan, alışıyor; hayat devam ediyor ve "yüreklerdeki acı giderek hasrete dönüşürken", o hasret işte senin yazında tam da senin işaret ettiğin gibi, "böyle bir babanın oğlu olmanın gurur ve onurunu" da beraber getiriyor!.. Ne mutlu sana ki, "öyle" bir babanın oğlusun!.. Ne mutlu ona ki, "senin gibi" evlâtlar yetiştirmiş!.. Mekânı olan cennette nurlar içinde yatsın!.. Cevap aranan sorular!.. Sohbet ettiğim Fenerbahçeliler 4 konu üzerinde önemle duruyor, sorular soruyor, cevaplar arıyorlar!.. Cevap aradıkları ilk soru, "transferde büyük atak yapan Galatasaray'a cevap verilip verilemeyeceği"; ümitleri var, bekliyorlar!.. Cevap aradıkları ikinci soru, enteresan; "Metris'ten çıktığında Aziz Başkan'ın, 2-3 gün içinde konuşacağı ve art arda basın toplantıları yapacağı söylenmişti, kaç gün geçti ses seda yok. Kendisi mi konuşmama kararı aldı, yoksa bir uyarı mı geldi; geldi ise kimden ve nereden?.." Üçüncü konu; "Mahkemenin gerekçeli kararı ve hapis cezalarının detayları!.." Dördüncü konu da "UEFA'dan yeni bir karar gelecek mi, yoksa UEFA da Mahkemenin gerekçeli kararını mı bekliyor?.." Şampiyonlar Ligi ön elemelerinin başladığı ve Süper Lig'in yaklaştığı bugünlerde, "bu sorularla ilgili cevapların berraklaşmasını bekleyen" sarı - lâcivertli camia, geçen sezon kadar olmasa da, bu sezona da "gerilimli" giriyor!.. Fenerbahçeli yöneticilerin açıklamalarından ve yüz mimiklerinden belli oluyor, gerilim; bazıları "barut gibi"; ne diyelim; işleri zor; Allah kolaylık versin!.. Kim yapıyor bu formaları?.. Bana sorarsanız "rezalet" demem ama, sözlükte bulsam "ona yakın olan" bir kelimeyi yazardım!.. Tabii "renkler ve zevkler tartışılmaz", herkesin "beğendiği ve sevdiği" başka başka olabilir ama "Galatasaray'ın yeni sezon formaları", işte kelimeyi buldum; "felâket!.." Bizim Urla'daki "hasta Galatasaraylı" terzi Hasan'a bile, "devlet sırrı gibi saklanıp şaşaa ile gösteriye çıkan" formaların "renklerindeki bez / kumaş topları ve armalar" verilse, inanıyorum ki, en azında "beğenilecek bir tane forma" dikebilirdi; yazık!.. Ne formaların tasarımcıları, ne formaları yapan şirket, ne Galatasaray yöneticileri kızsınlar, alınsınlar; son birkaç senedir "Galatasaray formaları" en hafif tabiriyle "aceleye getirilmiş" gibi!.. Hiç mi "dünya futbolundaki formalara bakmıyoruz"; her gün ekranlarımızda ve karşımızdalar!.. "Bu formalar, 1 milyon satacakmış" öyle mi; hadi canım siz de!.. Bu nasıl iş?.. Güldürüyorlar insanı; yok "A2 imiş", yok "Notermiş", yok "Özel hayat denetimi imiş", ne kadar saçmalık varsa, "Quaresma'ya yapılacak" ve "İstanbul'dan kaçması sağlanacakmış!.." "Bunlar" sadece "bizde düşünülebilen" tedbirler (!), halbuki, elin oğlu "ciddi ve uygulanabilir" önlemlerle işi hallediyor!.. Mesela, yönetimin "Aldığın parayı indir, kulübün içinde olduğu duruma anlayış göster" dediği ve futbolcunun da "anlayış gösterse, güle oynaya kalacağı" kulüpte, Teknik Direktör'ün daha en başta "O benim kadromda yok, olmayacak da" demesi ne anlama geliyor?.. Bu "garip" tutum, en azından, "Quaresma'yı almaya niyetlenen" kulüplere "Ooo, bakın Hocası adamı takımdan attı, bekleyelim, bonservisini nasılsa bedavaya yakın bir fiyatla alabiliriz" mesajını vermiyor mu?.. Şimdi Beşiktaş tam "kırk katır mı, kırk satır mı" durumuyla karşı karşıya; ya Queresma'yı sözleşmesinde yazılı şartlarla oynatacak veya oynatmadığı hâlde ödemelerini yapacak ya da gene UEFA'lık olup, bir ceza daha alacak, zaten "ertelenmişi de varken!.." Yıldırım Demirören'in bıraktığı "çok kötü miras" Beşiktaş yönetiminin başını ağrıtmaya devam ediyor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.